- Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek.
- Zaten anlatmak istediğim bir şey var, bin bir şekle sokup söylemek arzusuyla yandığım bir tek şey: O da sizi sevdiğim. Bunun dünyanın teşekkülünden beri kaç milyar defa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyleyin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi? Kainatta hiçbir mevcudun olamayacağı kadar taze ve olgun değil mi? Bu öyle bir kelime ki, doğuyor ve doğuşuyla beraber kemali de içinde getiriyor. Sizi seviyorum..
- İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his var.... İnsanlar, birbirlerinden hiçbir şey anlamayan insanlar, beni buradan da kaçırıyorlardı.
- Acı acı güldüğümü hissettim. İnsanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum.
- ''Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı, bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı....''
- Gitgide daha kuvvetlenen keskin bir gübre kokusu beni daha çok buraya yaklaştırdı.Köy yaşayan,çalışan bir mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur.Dünyada hiçbir koku beni bu kadar saramamış,kafamdan birbiri arkasına bu kadar çok hatıralar yuvarlayıp geçirmemiştir.
- Onun kafasında bir müddet yaşamak için neleri feda etmem ki?...
- Hiçbir insan seven bir insanın karşısında alakasız olamaz.Dünyanın bu en harikulade hadisesi karşısında kimse hareket ihtiyarına malik değildir.Buna hakkı yoktur.Nası muhtaç olduğumuz havayı istemem demeye,mekan içinde bir yer işgal etmekten vazgeçmeye kuvvetimiz yoksa,bize verilen bir aşkı almamaya da iktidarımız yoktur.
- Ne kadar çok insan seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir!
- İkimiz de birer insan arıyoruz, kendi insanımızı...