- Yaşamımızı öyle geçirmeliyiz ki öldüğümüzde biz mutlu iken dünya ağlamalı.
- Bir zamanlar sevgili kocasını yitirmiş olan zayıf, yaşlı bir kadın varmış. Bu yüzden kadın oğlu, onun karısı ve çocuğuyla birlikte yaşamaya gitmiş. Her geçen gün kadının gözleri bozuluyor ve kulakları daha ağır işitiyormuş. Bir gün o kadar çok titremeye başlamış ki bezelyeleri tabağından yere yuvarlanmış ve çorbası kâsesinden dökülmüş. Oğlu ve oğlunun karısı yaşlı kadının neden olduğu dağınıklıktan artık rahatsız olmuşlar ve yeter demişler. Süpürge dolabının yanına küçük bir masa yerleştirmişler ve kadın tüm öğünlerini orada yemeye başlamış, tek başına. Yemek zamanı odanın diğer ucundan yaşlı gözlerle onları izlermiş ancak onlar yemek yerken pek konuşmazmış; çatalını düşürdüğü için onu azarlamak dışında. Bir akşam yemekten hemen önce evin küçük kızı yerde oturmuş oyuncak inşaat setiyle oyalanmaktaymış. "Ne yapıyorsun?" diye sormuş babası ciddi bir sesle. 'Sen ve annem için küçük bir masa yapıyorum diye yanıtlamış kız, böylece ben büyüdüğümde köşede oturup yemeğinizi yiyebileceksiniz.' Baba ve anne sonsuzluk gibi gelen uzun bir süre susmuşlar. Sonra ağlamaya başlamışlar. İşte o zaman yaptıklarının anlamının ve sebep oldukları üzüntünün farkına varmışlar. O akşam yaşlı kadını büyük yemek masalarında onlarla birlikte yemek üzere hakkı olan yere oturtmuşlar tekrar. Bir daha da küçük bir parça yemek yere döküldüğünde kimse yakınmamış.
- Arkadaşlar yaşama espri, heyecan ve güzellik katar. Eski bir arkadaşla karnına ağrı girecek kadar gülmekten daha çok canlılık veren bir şey yoktur. Kendini üstün görmeye başladığında arkadaşların seni alçak gönüllü yapar. Kendini fazla ciddiye aldığında arkadaşların seni güldürür. Yaşam karşına küçük engellerinden birini çıkardığında ve işler göründüğünden kötü gittiğinde iyi arkadaşların yardım için oradadır.
- Hepimiz burada özel bir nedenle bulunuyoruz. Geçmişinin esiri olmayı bırak. Geleceğinin mimarı ol.
- Bir düşünce ekersin, bir eylem biçersin. Bir eylem ekersin, alışkanlık biçersin. Bir alışkanlık ekersin, karakter biçersin. Bir karakter ekersin, kaderini biçersin.
- Nedense kendimizi her başladığımız kitabı bitirmek zorunda hissederiz. Binbir güçlükle kazandığımız paramızla aldığımız kitabın sonuna ulaşmazsak, içimizi büyük bir suçluluk hissi kaplar. Ancak her kitap tümüyle okunmayı hak etmez. Francis Bacon'un dediği gibi: "Bazı kitaplar tadına bakmak içindir, bazıları yutmak, çok azı da çiğnenip hazmetmek içindir; yani, kimi kitapların bazı bölümleri okunur, bazı kitaplar okunur, ancak çok az kitapda dikkat ve özenle tümüyle okunmalıdır." ... Eğer bir kitabın ilk üç bölümünü okuduktan sonra, kayda değer hiçbir bilgi edinmediğinizi düşünüyorsanız ya da kitap ilginizi çekmeyi başaramadıysa, kendinize bir iyilik yapın. Kitabı bir kenara koyun ve (kitaplarınızın içinden başka bir tane seçerek) zamanınızı daha iyi değerlendirin. S: 167
- Zihin mükemmel bir uşak, ancak çok gaddar bir efendidir.
- Hiçbir hata yoktur, hiçbir rastlantı yoktur. Tüm olaylar ders alalım diye yollanmış lütuflardır.
- Önemli olan şu: İstediğin Şeyin peşine düştüğünde, bunu sevgiyle ve tutkuyla yaptığında, yıldızları ve denizleri yaratan o enerjiden yararlanıyorsun. Hayatına bir tür sihir girmeye başlıyor, anlamadığın olaylar birbirini izliyor. Karşına doğru yolda olduğunu gösteren işaretler çıkıyor.
- "Her olayın bir amacı ve her yenilginin verdiği bir ders vardır. Kişisel gelişim için kişisel, mesleki, hatta spiritüel anlamda olsun bir başarısızlık yaşamanın gerekliliğini kavradım. Geçmişinden asla pişmanlık duyma.Bunun yerine onu bir öğretmen olarak kabul et."