Bugünkü Garp medeniyeti, gittikçe, terkibine daha fazla miktarda karışan çeliği hazmedemiyor ve kusmak istiyor. Onu makineleşmekten ve büyük sanayinin barbarlaştırıcı, hayvanlaştırıcı tesirlerinden kurtarmak için, terkibinde Şark unsurlarının çoğaltılması lâzımdır.
 Gazali diyor ki:
"Harp bitti. Maktuller harp meydanında yatıyor. Bütün çığlıkları, ızdırap ve kin çığlıkları sustu. Her beşerî kasırgayı takip eden sükût, bütün bu şeylerin ne kadar boş olduğunu ne iyi gösterir!"
 Bazan etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
 Bizden uzaklaşmadıkça bize görünmeyen sıhhat, alışkanlığın verdiği hissizlikle, sağlamların şuurundan kaçıp nasıl ve nereye saklanıyor? Onu ben görüyorum çünkü benden uzak.
 Para mara... boş laf! Saadet başka şey.
 Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşındakinin yerine koysalar, tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İlla ki zıddiyetler,öfkeler, yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hakim olmak arzuları...
 Izdırabın verdiği intibah zamanlarında, kendi kendini aldatmak, başkalarını kandırmak kadar basit değildir ve insan kendi içindeki adaletten ürkmeye başlar.
 Harplerde galebe iman eden taraftadır.
 Çırçıplak fakat pek temiz, yokluktaki huzura imrenen bir ruhu dinlendirebilecek bir oda idi.
 Kadınların ölümü, atılmak ve unutulmaktır.
 Enver Aysever
 Cemalnur Sargut
 Jean Baudrillard
 Özen Yula
 Osman Nuri Topbaş
 Bobby Henderson
 Italo Calvino
 Henry Miller
 Oscar Wilde
 Samuel Beckett