- Denize akan, ama sularını bulut ve yağmur olarak gerisingeriye alamayan bir ırmak gibi-
- En yoksul toprak bile tohum doludur.
- Doğadan her aldığını, ona hep geri verebilir olmalısın- -zaten, kendini de, sonunda, ona geri vermeyecek misin?..
- Yaşamaya yeni başlamış -tohumdan çıkıp baş uzatmış, boy atmış- bir bitki, ağaç olamadan, ne zaman ölür- ve, tersi: ne zaman serpilip, gürleşip, büyüyüp ağaç olur?.. - Koşulları vardır : yerine gelirlerse, olur; gelmezlerse, ölür..
- Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak.
- Felsefeyi yaşam biçimi edinen kişi için de,her yer barınılmaz, her yol çıkılmaz, her yön olanaksız, her yük ezici, her anlam boştur...Çünkü, ölüm, vardır.
- Belki de ağaçlar ancak yeni yapraklarını verecekleri duruma tam geldikleri zaman eskilerini tamamiyle dökmüş olurlar.
- Kış ortasında aylardır yediği soğuk, karlı kuzey rüzgarıyla eğilen gövdesi neredeyse toprağa yapışmış Karanfilin, dalının göğe dönük ucunda kabarttığı tek büyük tomurcuğu açamazken, onun üç yanından birden yeni küçük tomurcuklar peydahlaması neden acaba- ''birinden biri tutar'' diye mi; yoksa, günışığına çıkaramadığı güzelliklerini daha da çoğaltmak, çeşitlendirmek için; gizli kalan zenginliklerinin ne kadar çok olduğunu göstermek için mi?
- Ne çok yol, ne az varış Ne az yer, ne çok geçiş
- Asma'nın da -bütün öteki bitkiler gibi- çiçekleri, başlangıçta yukarı dönük demetler biçimine oluşur; ancak meyveye durunca, üzüm olurken, salkımlar olarak aşağıya sarkarlar.