- Bu soğuk geceyi kar yüklü çalıların altında geçireceğini umduğum Bülbüller - keşke size sığınak olabilseydim. ..
- Şimdi de ters yöne akıp geçiyorsun : karanlığın, sislerin boydan boya örttüğü dingin sularda, ancak hayal-meyal seçilmene yarayan aydınlığınla, hiddetli kanalı yavaştan ortalayıp giderken - herhangi bir iskeleye varmayı umuyor musun?
- Şimdi seni bekliyorum - bu puslu karanlık Boğaz gecesinde; herhalde, geleceksin : ama, ben seni görebilecek miyim? İşte : geceyarısı - neredesin?
- Haydi - gelme artık bu gece; bırak, yanlış çıksın beklentim - ki, bileyim, sen o'sun : o, beklediğim ... Bekliyorum - gelme; ki bileyim. Gelme!
- Kişi, hiçbir hayalini gerçekleştiremeden de yaşamış olsa, hayallerini gerçekten yaşamış olabilir- gerçekleşmeyeceklerini bile bile, değerli hayallerini sürekli gerçekleştirmeğe çalışmışsa.. s.83
- Hayal, gerçeği hep istediği biçimde kurar; ama gerçek, hep kendi biçiminde oluşur. s.80
- Hayal ile gerçeklik arasındaki fark, ikisinin birbirine uymaması değildir-gerçeklik ne ise odur: ne uygun ne aykırı, asıl fark, hayallerin kendilerini gerçeklere uyduramamalarındandır. s.80
- Hani, yana yana dibine varmış bir mumun içinde oluşan oyuğun çeperi bir noktasında çatlamış, eriyik madde dışarı akmış, fitili de açıkta kalıp tükenmişken, çatlağı akmış maddeyle doldurup tıkayarak bitkin fitili yeniden yakınca, ufacık, güçsüz, belli belirsiz; ama, pırıl pırıl, yoğun, direngen altı canlı mavi; üstü parlak sarı bir alev elde edersin ya onun gibi işte... s.60
- Bambaşka bir anlamda olacak artık ona ulaşman- ona ulaşman: kendini bulman olacak; ama, hiç olamadığın yerde-kendinde, yani: Yepyeni -kendin- olacaksın. s.54
- Yıllarca, senin bir ülkü, bir uzak olanak, bir özlem olarak koruduğunu; o, gerçekleştire gerçekleştire yürüdü, sana doğru sen, o ülküyü güdükleştiren, o olanağı daha da uzaklaştıran, o özleme hüsran getiren yerlere girip çıkarken; o, saf, arı, dokunulmamış haliyle yaşadı ve yürüdü... Şimdi, sana ulaşmışken sana "en çok senin olan"ı getirmişken -gelmişken-, sende bulduğu ne ? s.42