- Hayatın vereceği huzur ve güzellik ancak hayatından uzak başka alemleri düşlerken ortaya çıkıyordu. Bilet alıp film seyrederken, hayal kurarken olduğu gibi ruhunun bir yerinde suçluluk duygusunu ince bir acı gibi hissederdi.
- "Kafamda Bir Tuhaflık var," dedi Mevlut. "Ne yapsam bu âlemde yapayalnız hissediyorum kendimi."
- ''İnsan şehirde kalabalık içinde yalnız olabilirdi ve şehri şehir yapan şey de zaten bu kalabalık içinde insanın kafasındaki tuhaflığı saklayabilme imkânıydı.?
- İnsanların yüzlerine baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçirmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini. Bu küçük talih ve kader meselesi yüzünden insanların çoğunun benden daha ahlaklı ya da iyi olduğuna inanmak zor. Olsa olsa henüz cinayet işlemedikleri için biraz daha aptal suratlı oluyorlar ve bütün aptallar gibi iyi niyetli gözüküyorlar. Gözünde bir zeka ışıltısı, yüzünde ruhundan yansıyan bir gölge gördüğüm herkesin gizli bir katil olduğunu anlamam için o zavallıyı öldürdükten sonra, İstanbul sokaklarında dört gün yürümem yetti. Yalnızca aptallar masumdur .
- Var olmak sana sarılmaktır.
- Büyük uygarlıkların yıkılışı ve hafızaların çözülüşüyle birlikte ahlaksızlığa ilk kapılanlar çocuklar olurlarmış. Onlar eskiyi daha çabuk ve acısız unutur, yeniyi daha kolay düşlerlermiş.
- Sırık, altına ne koyarsan koy, acemi yoğurtçunun omzunda, ensesinde nasır yapar. Bende nasır olmuyor çünkü tenim kadife gibi diye başta sevindimse de, daha sonra lanet sırığın bana daha beterini yaptığını, omurgamı eğdiğini fark edip hastaneye gittim. Hastane kuyruklarında bir ay bekledikten sonra doktor sırık taşımayı hemen bırakmamı söyledi. Tabii para kazanmak için sırığı değil doktoru bıraktım.
- Ama yalnızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bunu?
- "zaman, dedim bir kazadır, bir kaza sonucu buradayız.dünyada olmak da öyle.meşin ceketli bir çiftçiyi çağırdılar."sen onu dinle o halde" dediler."estagfirullah"dedi naçizane keşfini iç cebinden çıkardı.bir cep saatiydi,ama mutlu olduğun zamanı anlıyordu.ve o zaman kendiliğinden duruyordu ve o vakit mutluluğun da sonsuza kadar uzuyordu.mutlu olmadığın vakit saatin akrebiyle yelkovanı telaşla koşarlar ve sen de,zaman ne çabuk geçmiş derdin ve o vakit dertlerin de göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi.sonra gece sen saatin yanıbaşında huzurla uyurken ,kendiliğinden zamanın artısını eksisini ayarlardı ihtiyarın bana açılmış elinde sabırla tıkırdayan bu küçük şey ve sabah hiçbirşey olmamış gibi herkesle birlikte kalkardın."
- Bu dünyada konuşsaydı acaba ne derdi ?