- "Ben çıkarıma bakarım" diyeceksiniz, bunun için "Babamı bile tanımam" diyeceksiniz. Kimseyi tanımayacaksınız; hele hayattan çıkarı olmayanları hiç!
- Birçok kelimenin anlamını bugün de bilmem. Ahmet ne kadar cahil derler. Daha, bilmem ne kelimesini duymamış. Başımı sallarım. Birlikte acırız Ahmet'e: Oysa, o kelimenin anlamını ben de bilmiyorum.
- Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.
- Hep bizim adımıza, bize benzemeyen insanlar çıkarıyorduk aramızdan.
- İnsanlar, Selim Işık'ın başına gelenlerden habersiz, aceleyle birtakım yerlere gidiyorlardı: birtakım insanlar, birtakım yerlere.
- Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.
- Kimse aydıklıkta konuşmaya cesaret edemiyor.
- "Bence, sen bu tangoyu dansederken dinlemelisin Metin." Çevresine baktı: "Acaba sana göre bir parça bulabilecek miyiz?" Yan masadaki boyalı şarışım gülümsedi. "Evet, unutmuştuk." Olur, anlamına kadına başını salladı. Kadın, kırıtarak kalktı: "Arkadaşım da gelebilir mi?" Gelebilir. Bütün dünya gelsin. Ben tek başıma...
- Dünya bir kerhanedir: her gelen yaptı geçti.
- Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric... Hep, bir yerlerde birşeyler oluyor, biz bilemiyoruz Olric.