- Hayat , düşünceleri tutan bir hapishanedir.
- Bana henüz verilmeye başlanan terbiyem okula gitmeden bozuldu.Bütün çocuklar gibi , kötülüğünü , anlamını bilmeden küfür etmeyi öğrendim ve sebebini bilmeden dövüşmeye başladım.Sokak aralarında biriktirdiğim gazoz kapaklarıyla lik oynamak ve jilet kapaklarının en iyisi olan giletteyi arkadaşlarımdan çalmak suretiyle kumara ve hırsızlığa alıştım.Babam beni mektebe götürdüğü zaman , çantamla birlikte artık uzun bir hayat tecrübesini de omzumda taşıyordum...
- Bugün için bilinemeyen bazı gerçekler , bazı üstü örtülü olaylar , küçük ya da büyük bazı topluluklara gösterilen ilgisizlikler , tarihin tozlu raflarında unutulduğu için hemen önemi sezilmeyen yaşantılar ve yanlış yorumlamalar nedeniyle sınıflandırmalarda alt katta kalmış insanlar güneş ışığına çıkarılabilseydi Selim'in yalnızlığının sadece bir görünüşten ibaret olduğu anlaşılacaktı.
- En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim.
Yemeğe kal, dediler: kaldım.
Oysa, kalınmaz.
Onlar biraz ısrar ederler, sen biraz nazlanırsın.
Sonunda kalkıp gidilir.
Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni. - Herkes geçer diyor, geçer mi Olric?
Herkes ne bilir acımı, herkes ne bilsin acımızı!
Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım. Ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz Olric.
- Evet efendimiz.
- Bana katıldığını bilmek güzel.Arada ses vermen güzel.
içimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan. - - Herkes geçer diyor.Geçer mi Efendim ?
- Herkes ne bilir acımı Olric?
Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric?
Geçmez evet geçmez.Geçti sanırsın ama, geçmez...Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır,dağıtır.Geçmez...
Geçer sanırsın ama geçmez.
Daha az akla gelmeye başlar, alışıyorum galiba dersin.
Arkadaşlardan biri görmüştür onu biriyle bir yerde bir şeyler içerken.. Boğazın kurur, yutkunamazsın ama geçmez..Geçer sanırsın ama geçmez. Telefonun ekranında duvar kağıdı değildir artık, kendinden bile sakladığın bir fotoğrafını görürsün aklındaki galeride. Gözüne çarpar, hatırlatır. Vurur, geçmez. Rehberden adını silmişsindir, numara aklından geçip gitmez. Oturduğu semtin otobüsü önünden geçer sen durakta gözlerin dolmuş beklerken. Defalarca doğru durakta inme telaşı yaşadığın o toplu taşıma faaliyeti gözden yaş taşırma hareketine döner. Binmezsin, ama geçmez. Yine Geçti sanırsın Olric,unuttum dersin.. ama geçmez Olric... Adına bir filmde rastlarsın, alelade bir radyo programının canlı bağlantı kısmında istek bir şarkı üzerine.."Sezen Aksu - Vazgeçtim" talep olunmuştur. Çalınır, geçilmez.Acır, geçmez. Birilerini öpüşürken gördüğünde gözünüze çarpan ani bir düşünce ile sarsılır dudağın bir başka dudağa geçme eylemi ve ardından gelen. O da birini öpüyor mudur acaba sorusu ve muhtemeldir öpmesi.. canın acır için kanar,geçmez... Başka birini basmak istersin kanayan yarana. Saçı onun gibidir, gözleri onunkiler gibi kocaman. Sesi onunki gibi ince. Bakarsın, gördüğün o değildir..
Hayal kırılır, parçalar esner. Dağılır, ama geçmez. Acır ama, geçmez Olric. - Şimdi çok dikkat ediyorum albayım; hayatımdaki bu yeni dönemin baş tarafı gürültüye gelsin istemiyorum.
- İnsanlardaki zavallılığı, önce çocuklar seziyor galiba.
- Söylemek başkadır yapmak başka
- Bir keresinde, coğrafya imtihanında, Mustafa kağıdı boş vermişti. Coğrafyacı Sabri Bey de imtihandan çıktıktan sonra kağıdın üstüne şöyle yazmıştı:(yazarken de bunu bütün sınıfa yüksek sesle okumuştu) "Kağıda sıfır,Mustafaya on."