- Bende kendimi hoşgörüyle karşılamak istiyorum albayım.
- Bir yaşantıyı tam bitirmeli. Hicbir iz kalmamalı ondan. Yeni yaşantılar için.
- Bütün gücümle uyanık kalmalıydım; başkalarının rüyalarını görmemeliydim.
- Yasamak istiyorlardı; en çok buna kızıyordum.
- Oyuna geliyordum.
- Olmadı, kısmet değilmiş albayım, mutfak temizliğiyle olmuyormuş. Uyanınca boynuma sarılmıştı uykulu kollarıyla. Ben de bütün iş bundan ibaret diye sevinmiştim, esas meselelere boş vermiştim, tabakların suları bile akmadan onları kurulamıştım, beni azarlamıştı, beni bu kadar seven ve ikide bir kollarını boynuma saran kadın neden böyle önemsiz bir mesele için beni azarlamıştı? İyi niyetlerle iyi eserler verilenemeyeceğini neden hatırlatmıştı? Neden neden neden albayım?
- Ellerini iki yana açtı: "Ne yapalım? Şehir kurtları da yer darlığı dolayısıyla dama çıkıyor. Kendime engel olamıyorum: Yanımda sıcak bir varlık bulunca bencil oluyorum. İnsan, sevdiğini üzmek pahasına ondan yararlanmağa çalışıyor. Bu arada benim gibi, aşağılık durumlara düşüyor. Çünkü neden? Çünkü yalnızlık ve karanlık onu vahşileştiriyor. Gün ışığına ve insana alışamıyor. Derler ki kurt köpeklerini karanlık bir yere kapatırlarmış hırsızlara karşı yetiştirmek için; hayvan takımı bile başka türlü ısırmayı öğrenemezmiş."
- Benim öfkem bir efsane, albayım. Tiyatro seyreder gibi bakıyorlar benim öfkeme. Biraz fazla kaçtı mı, oyunun yarısında bırakıp çıkıyorlar. Sizin gibi seyirci nerede, albayım?
- Her geçen gün yeni suçlar öğreniyor insan. Okudukça, düşündükçe, yeni insanalar tanıdıkça sadece günahlarının arttığını hissediyor.
- Ne olur albaylarım, biz tarihin kölesi olmayalım.