Mutsuz insanlar... Gülmeyi, gülümsemeyi unutan insanlar... Sokakta, caddede, kafede, markette, otobüste gülen kaç kişi görüyorsunuz? Bir koşuşma içindeki bu insanların yüzünde hiç umut ışığı var mı? Emin değilim. Gülmeyi unutan insan yaşama olumsuz bakar.
Şimdilerde bütün teknolojik gelişmelere rağmen yurdun dört bir köşesinde yayımlanan yerel gazetelerde gördüğüm eksiklik şu: Çoğunda araştırma inceleme adına ya da dün ile bugün arasında bağlantı sağlayacak tarihsel bir yazı dizisi, röportaj yok maalesef. Kültür gazeteciliği yapılmıyor. Bu sebeple gazetelerin yarınlara kalma şansı olmadığını da üzülerek görüyorum. Oysa gazeteler öylesine zengin bir içerik taşımalı ki günün tarihi olarak saklanmalı bir köşede.
Yeter ki amaçladığım hedefe ulaşayım. Sonunda başarı varsa, mutluluğum yorgunluğu unutturur bana.
Bulunduğum noktadan geriye doğru bakıyorum. Bir kısmını başarı zannettiğim nice şey geçmişte kalırken anlamını yitirdi. İlkin önemseyip sonra yenileri gelince unutulup flulaşan, toz tutan onca başarıyı/anıyı ne yapabilirim ki şimdi? Bugüne kalanlar ise bana yetti.
Öyleyse şaire edilebilecek en iyi dua, bir beddua aslında: Acınız dinmesin efendim, ve anlatamayasınız. Çünkü en iyi o zaman anlatırsınız.
Yalnızlığı gösterecekti hattata. Kalabalık arasındaki yalnızı. Ölümü sevebilmenin eğitimini. Iztırabı gösterecekti. Gözyaşı ve kanı.
Ben aşk için öleyim ki sen de aşka inanmış olarak ölesin.
Mario Vargas Llosa
Cemalnur Sargut (Cemâlnur Sargut)
Henri Beyle Stendhal
Doğan Yurdakul
Murathan Mungan
V. C. Andrews
Patrick Rothfuss
Christy Brown
Peyami Safa
Jean-Christophe Grangé