- Dünyanın ne tür bir sıkıntı yeri olduğu bilinir.İnsanın ne kadar zayıf bir yaratık olduğunu söylemek gereksiz.
- Vatan! Vatan! Vatan tehlikede, diyorum işitmiyor musun? Beni Allah yarattı, vatan büyüttü. Beni Allah besliyor, vatan için besliyor! Ben anamın karnından vatana geldiğim zaman açtım, vatan karnımı doyurdu! Çıplaktım, vatan sayesinde giyindim. Vatanın nimeti kemiklerimde duruyor. Vücudum vatanın toprağından, nefesim vatanın havasından!
- Ah, vatanını sevmeyen adamdan nasıl sevgi umarsın?
- Güzelliği seyretmek yetmez mi ki bir de el uzatıyorsun? Ey mihnete uğramış aşık;buldukça bunuyorsun
- Sen erkeksin; belki, böyle şeyler hatırına gelmez. Seni gördükçe ne düşünüyorum, bilir misin? Buradan gittikten sonra, zihninde kalacak hayalimi kıskanıyorum da, beni bütün bütün unutmanı istiyorum. Delilik değil mi?
- Bir kere düşün! Vatan ki, herkesin hakkını, hayatını korurken, onun korunması gerekince vatan çocuklarını sınıra kırbaçla sürüyorlar. Vatan ki, herkesin gerçek annesi iken, birçok adamlar, sağlığında sütünden, hastalığında ilacından geçinmeye çalışıyorlar. Vatan ki, her karış toprağı atalarımızdan birinin kanı ile yoğrulmuş iken, kimse üzerine iki damla gözyaşı dökmek istemiyor. Vatan ki, kırk milyon can besliyor, hala uğrunda isteyerek can verecek kırk kişiye sahip olamamış. Vatan ki bir zamanlar kılıcının gölgesinde birkaç devlet yaşarken, şimdi birkaç devletin yardımı ile kendini koruyabiliyor. Vatan ki hala erkeklerimiz manasını bilmiyor, kadınlarımız adını işitmemiş. İşte, -kibir say, gurur say, delilik say, her ne sayarsan say! -ben o vatanı sana, bana muhtaç görüyorum!
- Mertçe veda bu ise, aşıkçasını Allah kimseye göstermesin!
- Beyim, sen beni vatanın için terk ettin, ben seni kimin için terk edeyim? Benim vatanım da sendin, canım da sendin!
- Ayrılık... ayrılık... yine ayrılık... yine ayrılık... Ah, sanki nefes mi alıyorum? Canımın bir parçası kopuyor da, ağzımdan yere dökülüyor.
- Tuna aradan kalkarsa, vatan yaşamaz. Vatan yaşamazsa, vatanda hiçbir insan yaşamaz.