Diyorsunuz ki insan neyin iyi neyin kötü olduğunu kendiliğinden anlayamaz, her şey çevreye bağlıdır, çevreyse insanı kemirip bitirir.
Yaşadığım hayatı sizinle değişemem.
İnsan ailesiz yaşayabilir ama Tanrısız asla.
Genelde Hristiyanlığın ahlakî öğretisi iyidir ama abartılı denir, uygulanabilir olması için, var olma koşullarımıza uymayan fazlalıkların hepsini öğretiden çıkarıp atmak gerekir. Hristiyanlığı yorumlayan bilim adamları aynen Hristiyanlığı anlamamış olan ve İsa'yı çarmıha geren Yahudilerin iddia ettikleri ve iddia etmekten öteye geçemeyecekleri şeyi tekrar ederek "Çünkü çok şey isteyen bir öğreti, insanlardan yalnızca onların gücünü aşmayacak şeyler isteyen bir öğretiden daha kötüdür ve gerçekleşemez." diye düşünüyor ve iddia ediyorlar.
"Kendi mahvımıza yol açıyoruz," diyor Frédéric Passy, Londra'da 1890 tarihli son Evrensel Barış Kongresi öncesinde yaptığı konuşmada, "gelecekte yapılacak delice insan katliamlarına katılmanın yolunu hazırlayarak ya da geçmişten bize miras kalan çılgın ve canice katliamların borçlarının faizlerini ödemeye katılarak kendi mahvımıza yol açıyoruz. Birbirimizi öldürebilme imkanını yaratabilmek için açlıktan ölüyoruz."
...hükûmetlerin özelliği itaat etmeleri değil, itaate zorlamalarıdır. Bir hükûmet, hükmettiği sürece hükûmettir ve bu yüzden, hükûmetler daima buna yönelecek ve iktidardan isteyerek hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir. Hükûmtlere iktidarı ordu sağladığına göre, hükûmetler hiçbir zaman kendi var olma nedenleri olan ordudan, kısacası savaştan vazgeçmeyeceklerdir.
Uygarlık, insan ırkının şikayeti üzerine bütün fatihlere ve komutanlara karşı büyük bir cinayet dosyası hazırlayarak dava açmaktadır. Halklar en sonunda cinayet sayısındaki fazlalığın, cinayetin suç olma niteliğini hafifletmeyeceğini anlamaya başlamışlardır. Öldürmek bir suç ise, birçok kişiyi öldürmek hafifletici bir sebep teşkil edemez; çalmak utanılacak bir davranışsa yağmalamak (ganimet edinmek) şerefli bir davranış olamaz. Kuşkuya yer bırakmayan bu gerçekleri dile getirelim, savaşın da rezalet olduğunu ilan edelim!
"Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."
Üç gün korkunç acılar çekmek ve ölmek. Bütün bunlar her an benim başıma da gelebilir, diye düşündü ve bir an korktu. Fakat oracıkta, bunun İvan İlyiç'e olduğu, illa onun da başına gelmesinin gerekmediği ve gelmeyeceği; hem böyle yaparak kendisini kasvete düşürdüğü, Şvarts'ın yüzünden anlaşıldığı gibi bunları düşünmemesi gerektiğine yönelik sıradan bir düşünce imdadına yetişti nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde. Böyle düşününce sakinleşti ve ölüm sanki sadece İvan İlyiç'e özgü, istisnai bir şeymiş gibi, ölümü hakkında uzun uzadıya sorular sormaya başladı merakla.
İnsanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş. Seven insan Tanrı'nın, Tanrı da onun içindedir, çünkü Tanrı sevgidir.
Georges Perec
Osman Nuri Topbaş
Hasan Ali Toptaş
Tiziano Terzani
Etgar Keret
Federica Sgarbi
Celal Şengör
Cemalnur Sargut
Bülent Parlak
Jostein Gaarder