- Bu da, o sizin ilim kahinlerinin iddiası. Elimden gelse, onları erkeklerin kaçınılmaz bir ihtiyaç duyduğunu iddia ettikleri kadın haline sokardım. Bakalım o zaman da şimdiki gibi ötebilirler miydi? Bir adama votkaya, tütüne, afyona ihtiyacı olduğunu telkin ederseniz, onsuz yapamaz.
- Yeryüzündeki demirin miktarı, güneşte, yıldızlarda, ne çeşit madenler bulunduğu çabucak öğrenilebilir. Fakat hayvanlığımızın sebeplerini ortaya çıkarmak kolay değildir.
- Hatalı hayat yaşayan insanlar, durumlarının kötülüğünü görmemek için gözlerini yumarlar. Bu kurtuluş çaresi aynı zamanda onları mahva sürükler.
- Biz, aynı zincire vurulmuş, birbirinin hayatını zehirleyen ve bunu bilmezlikten gelen iki prangalıydık.
- Şu sıralarda kadın tahsiline verilecek yeni istikametten bahsediliyor. Bunlar, hep boş laftır. Kadının yetiştirilmesi, insanlığın onu doğru anlamasından temel almalı.
- Zaten müzik olduğu gibi korkunçtur. Ne yapıyor bu müzik ve niçin yapıyor bunları?... Müziğin insan ruhunu yükselttiğini söylerler; saçmadır, yalandır. Tesiri olmasına var ama mesela benim için hiç de ruh yükseltici değil. Ruhu tahrik ediyor. Nasıl anlatayım, müzik beni ben olmaktan çıkarıyor, bana aslımı unutturuyor. Müziğin tesiriyle duymadıklarımı işitebiliyor, anlamadıklarımı kavrıyor, yapamadıklarımı kudretim içinde görüyordum. Bunu izah edeyim: bence müzik esneme, gülme gibi tesir ediyor. Uykum olmadığı halde esneyen birine bakınca benim de çenelerim ayrılır; ortada gülecek bir şey yokken başkalarının gülüşünü duyunca gülerim. Müzik de bana bestekarın eserini yaratırken içinde bulunduğu ruh halini aşılıyor. Ruhum onun ruhu ile birleşir, duygularında onu takip ederim. Fakat bunun sebebini kendim de bilemiyorum. Mesela şu Kröyçer Sonatını yazan Beethoven, eserini meydana getirirken içinde bulunduğu ruh halinin sebebini biliyordu. Bu hal onu muayyen bazı hareketlere sevk ettiği için bir manası vardı; halbuki benim için hiçbir manası yok. Bu yüzden müzik beni sadece tahrik ediyor, herhangi bir sonuca ulaştırmıyor.
- Yersiz, zamansız uyandırılan ve âtıl kalmaya mahkûm edilen duygular insan ruhunda zararlı sarsıntılar uyandırmaktan başka sonuç vermez.
- Anladım ki insanlar kendileri için yaşıyor görünse de onları yaşatan tek şey sevgidir.
- Sisle daha da yoğunlaşan duman, ilk an neler olduğunu gormesini engelledi ama; beklediği karşılığı silah sesini duyamamıştı. Duyabildiği tek şey Dolohov'un telaşlı adımlarıydı ve bedeni sisin içinde beliriverdi. Bir eliyle sol tarafını tutuyordu, diğer eliyle silahına yapışmıştı. Rengi atmıştı. Rostov konuşuyor ve ona bir şeyler soyluyordu. Hayır hayır dıye homurdandı.Dolohov hayır daha bitmedi. Ve kılıca doğru birkaç sendeleyen adımla bata çıka yürüdükten sonra karların arasına gömüldü. Sol eli kan içindeydi. Elini ceketine sildi ve üstüne uzandı...
- Şunu sakın unutmayın: Önemli olan tek bir an vardır, o da ?şimdi?dir. En önemli an şu andır çünkü bir tek ona sözümüz geçer. İnsana en gerekli olan kişi şu an yanında olan kişidir. Çünkü hiç kimse günün birinde bir başkasına işinin düşüp düşmeyeceğini bilemez. Ve de insan için en önemli uğraşı o an yanında olan kişiye iyilik yapmaktır. Zira bu insanın yeryüzüne gönderiliş gayesidir!