- Aşk, bileklere jilet atıp küvete uzanmak, kıskançlık krizine girip sevdiğine zulüm etmek, acılar denizinde boğulmak demek değildir! Yanılsamalardan kurtulun. Aşkın maddi boyutu zaten ekranlarda gün boyunca yeterince gösteriliyor. Bir insan neden sürekli acı çekmek ister ki? Hem, burada farklılık nerede, aşk monoton olmak mıdır yani? Sıkıcı? Acı verici? Mazoşist? Sadist? Nevrotik? Halbuki aşk güzellik değil midir? Elinizdeki güzelliklere güzellikle yaklaşın. Yeri geldi mi sessiz olun, yalnızca dinleyin. Hem sevdiğinizi hem de kendinizi hissedin. Ama en önemlisi geçmişte ne olduğunu, o an ne yaşadığınızı ve gelecekte ne olmak istemediğinizi çözümleyin.?
- Samimi insanların konuşması, planlanmış olmaması ve ucunun nereye varacağının bilinmemesiyle, üretken bir süreçtir.Yunus'un ''Her dem yeniden doğarız/ Bizden kim usanası'' dediği gibi, sohbet her dem tazelenir, her dem yeni yollar, yeni bakma ve duyma biçimleri üretir...
- Benliklerimiz sohbet olmaksızın bitmemiş ve tamamlanmamıştır.Sohbet ederek sadece karşımızdakini değil kendimizi de anlarız.Sohbet bize kendimiz olma imkanı verir. ''Tek bir ses hiçbir şeyi çözmez, hiçbir sonuca ulaşmaz'', ''hayat ve varlık için asgari olan, iki sestir...''
- Bu hayatta hepimiz kendimizi sevmek isteriz.İnsan değer verilmek ve sevilmek ister, bu arzu ve arayış bir ömür boyu sürer.Ne zaman iyi bir şey yaptığımızı düşünsek hemen dönüp etrafta bizi takdirle süren gözler veya bir alkış sesi ararız.Yazdığım bir yazı, bir başkasının kalbine değebilirse, yeryüzündeki varlığımı daha anlamlı bulurum...
- İnsan özne olduğu duygusuna ancak zamanın içinde yaşayarak, geçmişten bugüne hareket ederek ulaşır.Sürekliliğin 'yekpare, geniş bir anın parçalanmaz akışı'nın bir parçası olmakla varlığımızı hissederiz...
- Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi yavaş ritmiyle ilerliyor.Zihnin zamanı ile duyguların zamanı arasındaki yarık büyüyor.Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular, bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor...
- Başka birisine acı verebileceğimin bilinci beni ahlaklı davranmaya iter.Ahlakın ötekinin yüzünde başladığına inanan bir kişi, sırada bekleyen insanların önüne geçemez...
- Saygıyı sadece belirli insanlara hasrediyoruz. Sadece bizden daha güçlü gördüğümüz kişi veya kurumlara saygı gösteriyoruz. Bizimle eşit statüde bulunmayan insanların ihtiyaçlarına saygı duymuyoruz...
- ''Hayatı sadeleştirmek gerekiyor, basit yaşayan insanlar, kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler bir adım önde yürüyor. Onlar, nadide sarı laleler gibi ışıltılarıyla dünyayı güzelleştiriyor...''
- Mutluluğu sağlayan en önemli etken, yakın sosyal ilişkiler.Öznel iyilik hissini, diğer insanlara duyduğumuz bağlılıktan devşiriyoruz.Mutlu olmakla toplumsal bağlılık, bağlanabilme, dostluk kurabilme arasında bir ilişki var.'Kalpten kalbe bir yol var' ve işte o yol, insanları mutlu ediyor...