- O, tebessümün sultanı, ben tebessüme muhtaç kul... (75)
- "Dost dosta yâr olmalı," demişti, o gün, "Allah'ın dostluğu rahmetiyle, kulun dostluğu taatiyle görünür. Allah'ın rahmetinin gelmediği hiçbir an yoktur. Kul gelen rahmeti göremiyor diye taatini kesip dostluğu zedelememelidir." (87)
- Bir ayna ki suretimi değil, suretimin altındakini, gizli beni bana göstersin; kimsenin görmediği beni... (87)
- Annesi ölmüş bir çocuğun bir babaya olan ihtiyacı, havaya, suya olan ihtiyacından daha değerliydi oysa. (95)
- İnsan ancak çok severse duygusu dışarıdan belli olurdu.
- İstanbul'un sokaklarında dolaşanlar masallarının kırkıncı kapısından geçerken, o lezzetli zamanların tılsımlı kuyusuna düşüverirlr birden. İşte tam orada, elle tutulacak kadar kesif ve ruhani renklere bürünen o eski zaman düşüncesi, sarıp sarmaladığı herkesi, bir asaletin sınırlarına kadar götüren, dua ve tevekkül yüklü, dünya ile ahretin arasında yarı aralanmış garip bir kapı misali hep iştiyakla beklemektedir.
- İstanbul'da zamanı kaybettik, izini toza kaptırdık. Dünde bıraktık ânı ve unuttuk dostu yârânı.
- Dünyaya yalnız bir kere bakmak zorundaysan sadece İstanbul'a bak! Alphonse de Lamartine
- Hiç kimse İstanbul'da hayal kırıklığına uğramamıştır. Bütün dünya bu şehrin dünyanın en güzel yeri olduğu fikrindedir. E. de Amicis
- ...eskiden mahalleliler birbirlerine kefil olur, mahalleye yeni gelen komşu, beş yıl süre ile bu kefalete layık olur ise ancak o zaman mahalleli sayılır, aksi takdirde nüfusa dâhil edilmezdi. (39)