- Kalp ve Göz? Bütün aşk hikâyelerinin en unutulmaz en heyecan verici sahnesi, sevenin sevgiliye ilk baktığı andır şüphesiz. Daha doğrusu, onun yüzünü ilk gördüğü vakit. Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün sevgiliye ilk takıldığı saniye dilimidir ve aşığın bütün biyografisi, bu ?ilk bakışın öncesi ve sonrası?ndan ibarettir. Kalpte ateşin yükselmesi, aklın ve sabrın ateşe düşmesi o ilk bakış ile başlar. Kılıcın kınından sıyrılması yahut okun yaydan fırlamasıdır bu. Sevgilinin yüzü kınında bir kılıç yahut sadakta bir yay gibidir; bakış onu kınından ve sadağından çıkarır.Sevgili?nin yüzümü; aşk yangınını alevlendiren ilk kıvılcımdır. Aşığın kalbi mi, ilk bakıştan sonra suda titreyen bir mehtap. Göz? Savaşı başlatan haberci. Bakış? Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve aşk? Kalp ile göz arasındaki kutlu bir hadise. Çok sonraları kalp göze diyecektir ki, ?Ben bu onulmaz derde iten sensin. Safayı sen sürdün, acıyı ben çektim. Nimet senin, zahmet benim oldu. Sen sevinirken, kaygılanan ben oldum. Bakışlarını arttırdıkça sen, dertlerimi çoğalttın benim. Zafere eren sen, hezimete uğrayan ben. Sen emirlere itaat edilen hükümdar oldun, ben senin peşinde koşan tebaan. Sen emir ben esir. Sonra devam eder: - Ey göz! Sen ikisin ben birim. İki kişinin bir ferde saldırıp onu öldürmesi zulüm değil de nedir?? Şimdi ağla o halde; etiğin zulmün cezasını çek bakalım. Göz buna karşılık ayet-i kerime ile cevap verir: ?Gerçek şu ki; gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler kör olur?
- İskender Pala ile Röportaj AŞK nedir, neye AŞK denir? Aşk bir sarmaşıktır ve en iyi bir tanımı da budur. Aşk kelimesinin kökeni de oradan gelir. Sarmaşık bir ağacı dıştan sarar, yemyeşil gösterir ama içten içe kurutur. Nice çınarlar, nice selvi boylular aşkın sarmasıyla içten sararmış kurumuştur, dışı yeşil görünür hâlâ. Maşuk uğruna ölmek, aşkı ispatlar mı? Aşkın ispatı için can vermek en kolay yoldur. Dirilip tekrar can verebilecek, yani aşkı için hergün ölmeyi göze alabilecek olan ise gerçek âşıktır. AŞK NASIL BULUNUR? Birdenbire bulunur. Galip Dede, "Birdenbire bul aşkı, bu tuhfe (armağan) bulanındır" der. Aşk, bir bakıştan ibarettir ve anında bulunur. Çünkü, o kalbin görüşüdür. Bir de büyü var. Aşk'ın büyüsü nasıl görünür? Aşktaki büyü, kendiniz olamamaktadır. Kendiniz gibi davranmadığınız zaman aşk sizi büyülemiş demektir. Sevgi büyü değildir. Sevgi, duygularımıza hakim olabildiğimiz noktaya kadar, olan şeydir. Büyüleyen kısım aşka varınca geliyor. Mecnunluktur, çılgınlıktır o nokta. Sen sen olmaktan çıkarsan, aşk başladı demektir. AŞK bedeni nasıl kuşatır? Bu, kalp ile zihnin örtüşmesidir. Kalbin, akla hakim olup oradan gözünüzü, kulağınızı, ihtiyatınızı kapladığı an aşk bütün genleri ve hücreleri kuşatmış demektir. Bu noktada mı aşk'ın gözü körleşir? Kördür evet. Siz bakarsınız ama gördüğünüz görmek istediğinizdir. Kalbin görmek istediğini görmeye başlarsınız. Çünkü aşk bir bakıştır ve güzelliği sadece siz görürsünüz. Leyla kara kuru bir kızdı ama Mecnun'un gözüyle bambaşkaydı. AŞK bir hastalık mıdır ve birgün geçer mi? Evet, bir hastalıktır ama bu reddedilecek bir hastalık değildir. Bu hastalığı ömründe bir kez geçirmeli insan... Gerçek aşk ise yarası kapanmıyor. Bugünkü ucuz ilişkiler değil tabiî. Aşkın yarası yanık yarası, kılıç yarası gibidir. Mutlaka kalpte izi kalır. Peki, aşk bir teslimiyet midir? Evet, teslimiyettir ve hiçbir şekilde soru sormamaktır. Aşkı hayatın bir yerinde bulmak insanın kaderi midir? Biz aşkı arayan gözle bakarsak aşkı buluruz. Aşk bizi bulmuşsa işte o kaderdir.
- "Yüce Tanrım!.. Ya ona azıcık merhamet ver, ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım!.. Ya onu bana ver, ya beni ona!..
- "Yüce Tanrım!.. Ya ona azıcık merhamet ver, ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım!.. Ya onu bana ver, ya beni ona!.."
- Tıpkı insanlar veya hayvanlar gibi bitkiler de, cansız varlıklar da birer hayat sürüyor, yerküre topyekun nefes alıyor, yaşıyor ve yaşatıyordu.
- Şu dünyanın dışı ve zahiri gaflet, içi ve batını ibrettir Vüheyb, bekleyelim, görelim!..
- Saygıyla dillendirilmiş "sen" sözünün, menfaatle söylenmiş "ben" sözünden daha değerli olduğuna şahit oldum. Bazen Hatice'nin yüreğini dinledim, minnet gördüm; bazen gülümün kalbine baktım şükür okudum. Aşkın saygıdan, dostluktan, mahremiyetten, paylaşmaktan ve ortak düşünceden ibaret olduğuna böyle karar verdim.
- Ölüm bir ırmaktır. Girecek yerleri fazla, ama çıkacak yeri yoktur!
- Ölüm hayatın zıddı değildi, bilakis hayatla başlıyordu ve hayatın ta kendisiydi. Ölüme ilerlemenin adı hayat olmuştu.
- Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir Ne yazıldıysa alnımıza başa gelicidir İnsanlar er veya geç Allah'a döner Ama müslüman mücadeleden dönmez...