- Hoşaf -Hakkımızı yiyorlar, istihakımızdan çalıyorlar, hoşafı yağını bile kestiler.yağlı hoşaf isterük! Galiba şimdilerde birileri hoşafı yağını cidden kesmeye çalışıyor.
- Halep Oradaysa, Arşın Burada! Vaktiyle, görgüsüzün biri kısa bir müddet Halep'te kalmış. Yurduna dönünce de yerli yersiz konuşmaya, "Ben Halep'te şöyle yaptım, böyle yaptım" gibi atıp tutmaya başlamış. Öyle ki övünmelerinden halka gına gelmiş. Günlerden birinde, köy odasında oturulurken söz cirit oyunundan, uzun atlamadan açılmış. Bizim övünme meraklısı dayanamayıp söze girmiş: ? Ben Halep'te iken on beş arşın atladım. Sabrı tükenenlerden biri itiraz etmiş: ? Yapma be iki gözüm, on beş arşın atlamak kim; sen kim? ? Canım ne var on beş arşında, atladım işte! O sırada aralarında bulunan marangoz, malzemeleri arasındaki arşını çıkarıp ortaya koymuş: ? Halep oradaysa, arşın burada! Haydi atla da görelim!.. ? ?! O günden sonra palavracı, her nerede bir kuru sıkı atsa halk kendisine "Arşın burda!" demeye başlamış ve bu söz bir deyim olarak yaygınlaşmış. Bugün dahi geçmişte yaptığı bir şey ile övünen; yahut yapmadığını yapmış gibi söyleyen insanlara, hâlihazır şartlar altında da aynı başarıyı göstermesi arzusunu izhar için söylenir.
- "Edebi edepsizden öğren" atalar sözü, ibret alma hasletinin telkininden ibarettir. "Eline, beline, diline" düsturu ise hakikat yolcusunun kendine ait olmayan bir şeyi almaması, uygunsuz kelâm söylememesi ve kimsenin namusuna halel getirmemesi demektir. Zaten edep kelimesi de e (eline), de (diline) ve b (beline) harflerinden müteşekkildir ve tam manasıyla insanın uyması gereken düsturların remzidir. Erenlerin "Elin tek, dilin pek, belin berk tut!" demesi de bunun dervişçesidir.
- Fertiği Çekmek; Sultan II. Abdülhamit'in gayretiyle Hicaz demir yolu yapılırken bu iş Almanlara ihale edilmiş ve tabiî şantiyelerin önemli sorumluları, memurları, teknisyen ve şefleri Almanlardan teşekkül etmiştir. Tesisi biten gar ve istasyonlardan işçi nakleden vagonların makinistleri, kondüktör ve makasçıları da Alman olduğundan, eğer vagon bir yerden hareket edecekse önce kampanalar çalar, bütün yolcular bindikten sonra da hareket memuru "Fertig!" diye bağırırmış. Fertig, Türkçe'de "Hazır!" demektir. Alman hareket memurlarının "Fertiiig!" diye uzatarak ünlemelerine uzun süre muhatap olan halk, bundan hoşlanmış olmalı ki giderek trenin kalktığını "fertiği çekti" biçiminde ifade eder olmuş. Daha sonradan ise deyim haline gelerek anlam genişlemesine uğramış ve Türkçeye iyiden iyiye yerleşmiştir? Bu deyimin "savuşmak, kaçmak, uzaklaşmak, geri dönmemek üzere gitmek, ölmek" gibi manaları vardır.
- Laf-ü güzaf Söz, nötr bir varlıktır. Onun üst derecesine kelam, alt derecesine laf denir. Laf-ü güzaf saçma sapan söz demek olur
- Adın Deftere Geçti!.. Dilimizde, hak etmediği halde bir makamın yetkilerini kullanarak üst perdeden konuşan yahut önemsiz bir başarısı üzerine "bir yumurta bin bir gıdgıdak" ortalığı velveleye verenler hakkında söylenen bir deyim vardır: Anır eşeğim anır, adın deftere geçti. Deyimin ilginç bir hikâyesi var. Osman Çizmeciler'in Ünlü Deyimler ve Öyküleri (İstanbul 1989) adlı çalışmasından naklen (s. 20) anlatalım: Tarihimizdeki ilk istatistik Tanzimat yıllarında yapılmış. Ancak o yıllarda, sayımın ve sayılmanın faydasını anlamayan insanlara istatistiği izah etmek çok zor olduğundan, yetkililer düşünüp taşınmışlar ve yumuşak geçiş için öncelikle köylerde bir hayvan sayımı yapmayı uygun bulmuşlar. Köylünün biri, sayım bittikten, memurlar gittikten sonra ahırdaki eşeğinin durmadan anırdığını görmüş. Adam sabahtan beri bir işe yaramadan yalnızca semiren eşeğine bakmış, bakmış ve sayım sebebiyle yapamadığı işlerinin, boşa geçen gününün acısıyla çıkışmış: ? Anır eşeğim anır... Adın deftere geçti!..
- Yıkılıptır şu cihan sanma ki düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi Ebvab-ı Saadet'te gezen hep hezele İşimiz kaldı heman mermamet-i Lem-Yezel'e
- Tazıya muska yazmak Tamah ettin semeğe Muska yazdım köpeğe Ya geçsin tazıları Ya dayansın köteğe
- Eyyam Reisi "Menfaatini düşünen ve güne göre davranan, gününü gün eden oportünist insanlara eyyamcı denir. Eyyam (günler) kelimesi ile yapılan bazı deyimlerde de hemen hemen aynı anlam mevcuttur: Eyyam dostu (iyi gün dostu), eyyam efendisi (dalkavuk)... gibi. Dilimizde eskiden kullanıldığı halde bugün unuttuğumuz bir de eyyam reisi deyimi vardır."
- "Hubbü'l-vatan, mine'l-iman (Vatan sevgisi imandandır)" hadisini okuyordu.