Hacime, fotoğraflara bakarak hiçbir şey söyleyemezsin.Onlar sadece bir gölge. Gerçek ben çok daha farklı. Bir fotoğraftan anlaşılamaz...
İnsanlar bir bir kayıplara karışıyor. Bazı şeyler bıçakla kesilmiş gibi ortadan kayboluyor. Kalanlar yavaşça sisin içinde yok oluyor. Geriye sadece bir çöl kalıyor...
"Bir şey kötü gider ve bütün taşlar devrilir. Kendinizi kurtarmanın hiçbir yolu yoktur. Ta ki biri sizi çekip çıkarana kadar...."
Asıl acı olan şey, geri dönemeyeceğimiz gerçeği. Bir kez ilerlemeye başladın mı, ne yaparsan yap gittiğin yoldan geri dönemiyorsun. En ufak bir sapma her şeyi sonsuza dek değiştiriyor...
"O zamanlar bilmiyordum. Birini tekrar düzelemeyecek kadar kötü kırabileceğimi. İnsan, sadece var olarak diğer bir insanda dönüşü olmayan yaralar açabiliyordu..."
...Okul, işte öyle bir yerdir. Okullarda bizim öğrendiğimiz en önemli şey, en önemli şeylerin okullarda öğrenilmeyeceği gerçeğidir...
Genç yaşta ölmekten kurtulan insanlar, bunun karşılığında kesin olarak yaşlanmak gibi minnet duyulacak bir hakka sahip oluyor. Bedenin antikalaşması onuruna sahip oluyorlar. Bu gerçeği kabullenip buna alışmak zorundayız...
"Ben koşarken, yalnızca koşarım. Bir boşluğun içerisinde koşarım. Ters yönden bir ifade kullanmak gerekirse boşluğu yakalamak için koşuyorumdur belki de..."
Evet, ben elbette büyük bir koşucu değilim. Fakat bu hiç de önemli bir sorun değil. Dünkü kendimi biraz olsun geçebilmek; önemli olan işte bu...
Sana söyleyecek ya da anlatacak bir şeyim olmadığını sanma sakın. Sadece, söylemek istediklerimi anlatamıyorum. Bunun içindir ki yazmakta zorlanıyorum...
Erol Güngör
Cassandra Clare
Howard Gardner
Jean de la Fontaine
Kristin Hannah
Ferit Edgü
Doğuş Kökarttı
İhsan Oktay Anar
Seda Akgül
Suzanne Collins