- Bütün bu inlemeler, bir yandan ağrılarınızın küçültücü gayesizliğini anladığınızı gösterir; öte yandan varlığını umursamadığınız halde, kılı kıpırtamadan sizi hırpalayan tabiat anaya karşı yükselen şikayettir.
- Tekrar ediyorum: Bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. Nasıl açıklamalı? Bakın şöyle: Bu çeşit insanlar akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten.
- Bir kere kendini duygularına kaptır, bir anlığına şuurunu susturup, düşünmeden, esas aramadan hakaret et, nefret et, birini sev, daha doğrusu boş durmamak için bir şeyler yap bakalım. En geç öbür gün bu bilinçli kandırmaca yüzünden kendi kendini küçümsemeye başlarsın. Sonuç: Sabun köpüğü ve atalet.
- Hayatta erdemin ve aklın canlı örnekleri olan allamelere, insan severlere bol bol rastlanır; bunların gayesi, ömürlerini elden geldiği kadar erdemli, temkinli geçirmektir, varlıklarıyla etrafa adeta nur saçarak, dünyada erdemli ve temkinli de yaşanabileceğini göstermek peşindedirler sanki. E, sonra? Sonrası malum, bunların birçoğu, ömürlerinin sonuna doğru da olsa, er geç sürçüp tamiri imkansız bir çam deviriverirler. Şimdi sorarım size: Böyle garip nitelikleri olan insanoğlundan ne beklenebilir?
- Heine inandırıcı bir otobiyografi yazmanın hemen hemen imkansız olduğu, insanın kendisi hakkında mutlaka birtakım yalanlar uyduracağı iddiasındadır. Ona göre örneğin Rousseau, itiraflarında mutlaka yalanlar uydurmuş, hatta gururu yüzünden bunu bile bile yapmıştır.
- İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür.
- Kolay elde edilmiş bir saadet mi, yoksa insanı yücelten ızdırap mı daha iyidir?
- Kasvetli düşünceler insanın kalbini sızlatır. Düşünce acıdan, kederden gelir. Saadet istiyorsan çok düşünmeyeceksin.
- "Çektiğin acılara karşılık ne kadar saadet aldın bari?" diye sordu Ordinov, sesi heyecandan titreyerek. Katerina isteksiz, hatta kırgın bir sesle cevap verdi: "Verdiğim kadarını aldım. Bu kimine çok, kimine az görünür. Kimi her şeyi vermek ister, karşılığında hiçbir şey alamaz; kimi hiçbir şey vadetmediği halde cömert kalpler peşini bırakmaz."
- Şunu bil ki zayıf bir insan tek başına yaşayamaz. Ona istediği bütün şeyleri ver, yine hepsini bırakıp sana koşar. Dünyanın yarısını bağışla, bak görürsün, hükmetmeyi düşünmez de bir pabuca sığacak kadar küçülür, siner... Zayıf insana hürriyet verirsen onu torbaya koyar, getirir sana teslim eder. Akılsız yüreğe hürriyet yaramaz!