- Herkes olduğundan sert görünmek istiyor. Duygularını kolayca teslim ediverirse küçülecekmiş gibi bir endişe var. (Sf: 54 ? Varlık Yay.)
- Tanrım! Ne uzun andı o! Bir insan hayatı için de olsa, az mıydı? (Sf: 72 ? Varlık Yay.)
- Benim nasıl bir adam olduğum da belli değil: Ne ters bir adamım ne uysal, ne alçağım ne onurlu, ne kahramanım ne de korkak... Kendi köşeme çekilmişim; zeki insanların önemli bir iş tutamayacakları, tutanlarınsa aptal oldukları gibi kin dolu, boş bir avuntuyla günlerimi doldurup gidiyorum.
- Acı çeken kimsenin bütün zevki inlemektir, bundan bir zevk almasaydı inlemekte direnir miydi?
- Her şeyi anlayan bir adam kendine nasıl saygı duyar?
- İnsanoğlu amacına doğru ilerlemeyi sever, fakat amacını elde etmeyi değil.
- Varıp dayandığımız sonuç: En iyisi hiçbir şey yapmamaktır. Bir köşeye çekilip seyirci kalmaktan iyisi var mı? Onun için yaşasın yeraltı! Normal insanı ölesiye kıskandığımı söyledim, gördüğüm kadarıyla gene de onların durumunda olmak istemem. (Kıskanmaktan geri durmayacağım gene de. Ama hayır, hayır, ne olursa olsun yeraltı daha kazançlı!)
- Her insanın anılarında herkese söyleyemeyeceği, ancak dostlarına açabileceği şeyleri vardır. Hatta dostlarına bile açılamayacak, gizli kalması koşuluyla yalnız kendi kendimize itirafta bulunacağımız durumlar olur. Ama bir de öyleleri vardır ki, kendi kendimize bile açmaktan korkarız.
- Evde en çok yaptığım şey okumaktı. Dış etkilerle içimdeki sürekli kaynaşmayı bastırmaya çalışıyordum. Kullanabildiğim tek dış etki ise okumak, yine okumaktı. Okumanın bana çok yardımı dokunuyordu; coşku veriyor, zevk veriyor, acı veriyordu. Arada bir canımı son derece sıktığı da oluyordu. (...) Okumaktan başka ne yapabileceğim bir iş, ne de gidebileceğim bir yer vardı. Çevremde saygı duyduğum, beni çekebilecek bir uğraş bulamıyordum. Üstelik bir de sıkıntıdan patlayacak hale gelip aykırılıklara, çelişkilere karşı içimde sönmez bir istek duymaya başlayınca kendimi her türlü rezilliğin kucağına atıyordum.
- Fakat buna da alışıyordum yavaş yavaş. Zaten ben her şeye alışırım; daha doğrusu boyun eğer, sesimi çıkarmadan katlanırım. Neyse ki her şeyi hoş görmemi sağlayan bir çıkış yolum vardı: Hayalimde de olsa "güzel ve yüce şeyler"e sığınmak! Köşeme çekilir, üst üste üç ay, delicesine hayal kurardım.