- İnsana yalnız keder, acı batar da saadetimizi fark edemeyiz. Halbuki hakkıyla bakınca dünya nimetlerinden hepimizin nasibi olduğunu görürüz.
- Aslında benim ne istediğimi biliyor musun? Hepinizin canı cehenneme! Rahatlık, sakinlik istiyorum! Kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. Beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bi seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım.
- Sili n adımı listenizden yokum aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir kavga olan oyunlarınızda .Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni.Gözyaşlarınızıda paylaşmıyorum. Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.Bir sürgün nereye sürülebilir?Gölgelere kelepçe vurulurmu?Çekilin yürümediginiz yollarımı kirletmeyin.
- Kendi uydurduğun bir yalanı söylemek, başka bir ağızdan işitilip tekrarlanmış bir gerçeği söylemekten hemen hemen daha iyidir. Birinci ihtimalde sen bir insansın. İkincisinde ise bir papağandan hiç farkın yoktur !
Sen kimsin ?
İnsan mı ? Papağan mı ? - Manevi yoksunluklar bütün maddi azaplardan çok daha ağırdır.
- İnsan medeniyete kavuşmakla eskisinden daha fazla kan dökücü olmamışsa bile, en azından daha kötü, daha iğrenç bir kan dökücü olduğu kesindir. İnsan, eskiden hak uğruna kan döker, bunun için önüne geleni gönül rahatlığıyla temizlerdi; zamanımızdaysa, kan dökmeyi iğrenç saydığımız halde bu iğrençlikten kendimizi alamıyoruz, hem de eskisinden daha çok. Hangisinin daha kötü olduğuna kendiniz karar verin.
- Bütün bu yazdıklarımın tatsız bir etki yaratacağına da eminim, zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş, kör topal idare eden insanlarız. Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki, gerçek "canlı hayata" karşı adeta tiksinti duyuyor, bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz. Öyle bir hale gelmişiz ki, gerçek "canlı hayat" bize adeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor, onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz.
- Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak söylüyorum ki; toprağa düşen buğday tanesi yol olmazsa sadece bir buğday tanesi olarak kalır, ama yok olursa, o bereketli bir ürün doğurur.
- Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz hükümlerden çok daha saf ve temiz ruhlu olurlar. Biz de öyleyiz.
- İnsanın iç dünyasının ufku yok. Çok geniş. Ben kendi sınırlarımı koydum. Şeytanın bile çözemeyeceği bir karışıklık var. Aklın aşağıladığını, kalp çoğu zaman güzel buluyor. İşin kötü tarafı, güzelliğin yalnız korkunç değil aynı zamanda gizemli oluşu... Şeytan, Tanrıyla boy ölçüşmek ve savaşmak için insan kalbini arena olarak seçmiş.