Akıl ancak öğrenebildiği kadarını bilebilir
İsteseniz de dilinizi çıkaramayacağınız, bütün bakışlardan uzakta, nanik bile yapamayacağınız, sonsuza kadar ayakta kalacak camdan bir saraya inanmışsınız
En iyisi, bir köşeye çekilip seyirci kalmak. Onun için yaşasın yeraltı!
Gerçekte insanlar ölü doğmuştur
Gerçi bir İngiliz atasözü: "Yüz tavşandan hiçbir zaman bir at meydana gelemeyeceği gibi, yüz şüpheden de hiçbir zaman bir delil meydana getirilemez!.." der.
"Beni hiç anlamadı. Oysa anlamayacak ne var? Anlamamak, anlamaktan daha zor." (s.18)
"İşte hepsi oldu bitti. Ben de kaderimle başbaşayım. Mutlu olup olmayacağımı bilmiyorum, ama Tanrının emrine boğun eğeceğim." (s.116)
"Emin olun, öyle kederli, bunaltıcı anlarım oldu ki, ben de herkes gibi gerçek bir hayat yaşayabilecek miyim diye kuşkulanıyordum." (s.27)
Neden en güvenilir insan bile bir şeyler saklarmış gibi susar ? Sözlerimizi o kadar düşünerek söylediğimiz halde neden karşımızdakiyle dertleşmekte bu kadar zorlanırız ? Herkes neden olduğundan daha katı görünmeye çalışıyor ? Duygularını paylaşırlarsa neden kendilerini küçük görülecekmiş gibi hissediyorlar ?
"... Kendi kendime şarkı mırıldanarak yürüyordum. Hiç dostu, yakın tanıdığı olmayan, sevincini paylaşabileceği kimsesi bulunmayan her insan gibi ben de mutlu olduğum zamanlar kendi kendime mırıldanarak şarkı söylerim..."
Federica Sgarbi
Doğuş Kökarttı
Jamie McGuire
Batuhan Dedde
Sunay Akın
Jan-Philipp Sendker
Michel de Montaigne
Arthur Conan Doyle
Senai Demirci
Sinan Akyüz