- Fark ettiniz mi acaba, en zarif kan dökücülerin hemen hepsi en uygar beyefendilerdir. .... Uygarlık, insanı daha çok kan dökücü yapmadıysa bile, en azından, eskiden olduğundan daha iğrenç, daha kötü bir kan dökücü yapmıştır. Eskiden kan dökmede bir adalet arayışı vardı ve insanlar öldürmeleri gerekenleri vicdan rahatlığıyla yok ederlerdi. Günümüzde ise, kan dökmeyi iğrenç kabul etsek de, bu iğrençliği eskiden olduğundan daha çok yapıyoruz. Bu ikisinin hangisi daha kötüdür?..
- Soruyorsunuz bana: "Öyleyse neden yazdınız bütün bunları?" "Bir yere işsiz güçsüz, kırk yıl tıksam sizi, kırk yıl sonra da ne durumda olduğunuzu görmek için yanınıza gelsem, ne olur? Bir insanı, yapacağı bir şey olmadan kırk yıl tek başına bir yere kapamak olacak şey midir?"
- Yeraltındaki yuvamda aşkı bir mücadeleden başka türlü hiç canlandırmadım hayalimde. Sevmeye her zaman nefretle başladım ve karşımdakine ruhsal boyun eğdirmekle bitirdim. Sonra da boyun eğen o insanı ne yapacağımı bilemedim.
- "Hangisi daha iyidir, kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten acılar mı? Evet, hangisi daha iyidir?"
- Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız. Ama yeter artık; "yeraltından" daha fazla yazmak istemiyorum.
- Tanrısal bir sırdır sevgi ve ne olmuş olursa olsun, yabancı gözlerden sakınılmalıdır.
- Hayalperest boş yere, külleri karıştırır gibi eski hayallerini karıştırır, o küllerde bir kıvılcım olsun bulmaya çabalar; onu üflemek, soğuyan kalbini canlanan ateşle ısıtmak ve ondaki daha önceden tatlı tatlı gelmiş, ruhu huzursuz etmiş, kanı kaynatmış gözlerden yaşlar akıtmış ve kendisini görkemli biçimde kandırmış olan şeyi tekrar diriltmek için...
- Çünkü onu sıradan,geçekleşmesi mümkün (veya mümkün olmayan)herhangi bir olay gibi değil,gerçekleşmemesi imkansız bir şey olarak görüyordum!
- Çoktan beri zihnimi kurcalayan bir soru var...Niçin hepimiz bir kardeş gibi geçinip gitmiyoruz?Niçin en iyi kalpli bir insanın bile,gizlisi saklısı olur,yüreğinden geçirdiklerini açıkça söyleyemiyor?Anlattıklarınızın sıradan olmadığını bildiğiniz halde,niçin içinizden geçenleri bariz bir şekilde açıklayamıyorsunuz?Neden herkes olduğundan daha sert görünmeye çalışıyor?Sanki insanlar içlerinde olanları samimi olarak anlattıklarında,duygularının rencide olacağını düşünür,o yüzden konuşmazlar...
- Uzun bir ayrılıktan sonra yeniden buluştuk;oysa ben sizi çoktan tanıyordum.Nastenka,ömrüm boyu,her yerde birini arayıp durdum;fakat şimdi,asıl aradığım kişinin siz olduğunuzu anlıyorum.