- İnsan ucuz bir tasarımdı detay bakınca.
- Annem bana hep 'Ağır ol!' diyordu. Şimdi ağırdım, apağır ve sadece kendime sağır. Duymayacaktım kendimi. Onları dinleyecektim artık ve ciddi olacaktım, patates gibi ciddi ya da domates kadar; zaten ciddiyet onlara yakışıyordu sadece. Hepsi aynıydı hem. Kızarınca hemen yiyorlardı domatesi ve yiyen mutlu oluyordu da domates ne kadar mutlu, bunu bilen yoktu. Kim sorardı ki zaten ona bunu? Sorsa sorsa başka bir domates sorardı. Cevap ise: 'Senin kadar.'dı.
- Kafası karışan dindarın bir anlık boşluğa düştükten sonra yeniden hakikati görüp Tanrı'ya yakarışı gibiydi durumum.
- Kişi esas tek başınayken en kalabalık olur, öteki türlü herkese benzeyen bir tektir insan dediğin. İnsanların bir hedefe ihtiyacı vardı, benim ise hedefimde bir enliğe...
- Ben inşaatta çalışınca hikâye büyüyecekti ve günün sonunda perdeler 'Bir amele savaşları durdurdu.' diye örtülecekti.
- Ben anlıyorum 'kader' denilen o çok bilinmezin, yazısını yazarken bizim de fikrimizi aktığını ve son sözü hep bize bıraktığını.
- O beni unutmak isteyecekti lakin bunu asla başaramayacaktı çünkü insan en çok unutmak istediğini hatırlar.
- Kusursuz planım saat gibi değil gün gibi, güneş gibi işlemeliydi.
- Yağmurun yağmadığına en çok üzülenler, sokağa şemsiyeyle çıkanlardır.
- Dünya tarihinde belki de ilk defa bir erkek, bir kadına 'evlenmeme' teklifi ederek onu evlenmeye ikna ediyordu.