- Bir gün bir anda, bazı kızgınlıklarını unuttuğunun farkına varacaksın, artık pek düşünmediğini ....
- Hayat, komik olmaya çalıştıkça zavallılaşan bir şaka şimdi..
- "Biriktirdiklerini sürüklerken insan; hareket edemeyecek kadar ağırlaşıyor..."
- Sonra zaten o minnacık haliyle çalışıp duran şeye kıyıyorlar. Tuhaf değil mi? Hepimizin kalbini kırıyorlar. Ne kıymetli kalplerimiz var oysa. Tek beslendiği bu cefakar şeyin, incelikler. Onları esirgiyorlar. Bütün bedenle yıllardır, hiç durmadan başa çıkabilen, binlerce meseleyle başa çıkarken hep devam eden, hep o devam eden gayretli kasımıza, inceliksiz sözleriyle dokunuyorlar. Durmuyor kalp o zaman. Çıt edip soluyor. Bir kalbin solmasından daha kötü ne olabilir ki?
- 'Bu hayat ancak böyle yaşanabilirdi' demek istiyor insan ve bundan emin olmak istiyor. Bu yüzden klonlanmış bir ikizimiz gerek bize . Derhal başlasın bilim insanları çalışmalara. Bu kadar bilim varken, bu kadar yalnızlık fazla..
- Tam olarak biz olan başka bizin bütün bunları onaylaması gerekli. Bizim onunla şöyle karşılıklı oturup, ne var ne yoksa konuşup, son kadehin son yudumunu tokuştururken şöyle dememiz gerekli: 'İyi gidiyoruz azizim, boş versene!'
- Tutulursun. Yoldan geçen birine tutulursun bazen. Oğlanın kirpikleri kıvırcıktır, fena olursun. kızın eteği sallanır, senin dengen bozulur. Adam, nice yılı temize çekmiş gibi bir anda verir sigara dumanını dışarı, sen anladığını sanırsın, tutulursun. Kadın, tam o doğru anda omzunu uzatır yumuşak, boynun çocukluğuna döner uzanır, yine tutulursun. Biri geçer yoldan bazen, bu hayat karşısında "tam tutulma" denen hadise gerçekleşir, Güneş'in görünmez olur. Ah! O bir anlık karanlıkta neler olur cancağzım, neler olur... Sonra Güneş tutulur. Aklın tutulur Güneş'le bir. Tutulmakla ilgili bir yazı kendi kendine uydurur.
- "Çünkü burada insanlar bir yanlışlık gibi ölüveriyor. Sen bir yanlışlık olamayacak kadar güzelsin."
- İnsan çok yalnızken, bir tane daha kendinden doğuruyordu içinde.
- Yoksulluğun üzerini üniformalarla örterler.