- Bazıları silahlarını bellerine kadınların yaptıkları dantel ve el işleriyle bağlamışlardı. Bağladıkları şeyin rengi ne olursa olsun, yine de kırmızıydı, yine de kandı.
- "Aman Tanrım!" Suçum ne ki hapse atılıyorum? Hangi kanuna göre beni hapse atıyorsunuz?" Memur güldü ve "Sen buradan ayrılalı yeni kanunlar yapıldı, yeni suçlar oraya çıktı," dedi.
- Kanunlar karman çorman edilmemiş olsaydı, mahkemenin de bir usulü olurdu herhalde.
- "Foulon yaşıyor demek! Halka "Ot yeyin!" diyen Foulon yaşıyor demek!" "Ekmek veremediğim babama ot yedirmemi emreden Foulon demek sağ!" ... "Erkekler biz Foulon'un başını istiyoruz! Kanını istiyoruz! Öldürün onu! Paramparça edin onu!" "Hayır! Diri diri gömelim onu! Belki ot biter toprağın üstünde"
- "Biz birbirimizden güç alıyoruz. Mutluluğumuz daha dirençli yapıyor: ama o çok yalnız."
- "Ağladığınızı biliyorum," dedi Pross. "Hediye ettiğiniz yemek takımı öyle harikaydı ki, kim olsa ağlardı. Dün bir ara kutuyu açıp baktım. Her çatal, her bıçak için ağladım. Gözlerim şişti ağlamaktan.
- Ortalık cehennem gibiydi. Sinekler içleri kırmızıyla yıkanmış bardaklara yapışıyor, sonra içine düşüp ölüyorlardı, ama bazı sineklerin ölmesi diğerlerini hiç etkilemiyordu. Onlar neşeli neşeli uçuşlarına devam ederken sonlarının diğer sineklere benzeyeceğini düşünmüyorlardı bile. Sinekler tıpkı saraydaki soylular gibiydi.
- "Gerçekten de iyi bir insan o, bundan eminim. Onun ne kaderi ne de karakteri değişebilir.
- "Yaşama çağrılan" Bu gerçekten de çok tuhaf bir mesaj. Sana uygun değil bu, Jerry! Sana diyorum Jerry! Eğer yaşama çağrılmak moda olursa senin işin iş demektir, Jerry!
- Adeta taş gibiydiler. Yıkım gücünün ne derece olduğu bilinmeyen yürüyen taşlardı onlar.