- Çünkü Handel, çıkışı insan kendisi bulur, çıkış noktası kendisi gelmez.
- Ölüm kadar soğuk biriydi.
- Düşüncelerimden atmak mı? Sen benim benliğimin bir parçasısın. Benim bir parçamsın sen. Buraya geldiğim günden beri okuduğum her satırda sen varsın. Ki o zamanlar o çocuğun kalbini çok kırmıştın. Gördüğüm her şeyde, nehirde, gemilerin yelkenlerinde, bataklıklarda, bulutlarda, ışıkta, karanlıkta, rüzgarda, ağaçlarda, denizde, caddelerde sen varsın. Güzel olan her hayalimde sen varsın. En sağlam Londra binalarının taşları senin benim üzerimdeki etkinden somut değil. Bu hep böyle oldu ve bundan sonra da böyle olacak. Sen hayatımın son anına kadar karakterimin bir parçası olacaksın. İyi yanlarımda da, kötü yanlarımda da sen olacaksın. Daha çok iyi yanlarımda, çünkü bana zarardan çok yararın dokundu... Tanrı seni korusun ve bağışlasın!
- Herbert bazen pencerelerden birinden nehre bakıp, nehrin Clara'ya doğru aktığını düşünmesinin kendisini mutlu ettiğini söylemişti.
- Güneş yağmur damlalarının arasından mahkeme salonunun büyük pencerelerine vuruyor, süzülen bir ışık huzmesi hakimi ve otuz iki sanığı birbirine bağlıyordu. Belki de bu manzara salondakilerden bazılarına herkesin aslında eşit olduğunu ve hepimizin, bir gün her şeyi bilen ve hata yapması asla mümkün olmayan o hakimin karşısına çıkacağını hatırlatmıştı.
- Benim bu macera peşindeki kalbim senden uzak dursa da senin yanında hep huzuru bulmuştur.
- "Aptallarla dolu bir dünyada yaşarken sinirlenmemem olanaksız."
- En iyi zamanlardı; en kötü zamanlardı.Bilgelik çağıydı; ahmaklık çağıydı.İnanç dönemiydi; şüphecilik dönemiydi.Aydınlığın mevsimiydi; karanlığın mevsimiydi.Umut baharıydı; umutsuzluk kışıydı.Öncemizde her şeyimiz vardı; öncemizde hiçbir şeyimiz yoktu.Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk,hepimiz doğrudan cehenneme gidyorduk.Kısacası o dönemde bugünkü gibiydi; öyle ki, dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri, hem iyisi hem de kötüsü için "en" ile başlayan karşılaştırmalarda ısrarcıydılar.
- Kolları çıplak, saçları darmadağın iskelet simalı adamlar inlerine çekildiler.
- Ve hep susan bir sesin çıkmaya alışkın olmamasıydı bu.