- Bana öyle geliyordu ki, hayatın ona vurduğu silleleri benim yumruklarımı nasıl karşıladıysa öyle karşılıyordu.
- İşin doğrusu şuydu ki, ben Estella'yı bir erkeğin aşkıyla sevdiğimde bunun tek sebebi karşı konulmaz biri olduğunu düşünmemdi. Onu sevmemin mantığa uymadığını, bana umut vermediğini, bunun sonucunda mutlu olma ihtimalimin az olduğunu ve benim hep cesaretimi kırdığını bilmeme rağmen, onu sevmeye devam ettim; hissettiklerim beni her zaman olmasa da çoğunlukla üzse de. Onu sevmemin yıkım olduğunu biliyordum ama bunu bilmek ona duyduğum sevgiyi azaltmıyordu. Onun kusursuz biri olduğuna inansam ancak bu kadar ona bağlanırdım.
- Anlattığım hiçbir şeyi hatırlamaması ve hiçbir şekilde önemsememesi beni yine içten içe ağlattı, ki bu da en zor ve insanın içini acıtan ağlama şekli.
- "Sev onu, sev onu, sev onu! Sana iyi davransa da, canını yaksa da onu sev. Kalbini kırsa da- yaşlandıkça acısı artıyor- onu sev, sev, sev!"
- Körcesine bir bağlılıktır o, sorgusuz sualsiz insanın kendi zayıflığını kabul etmesidir. Tam manasıyla ona boyun eğmektir. Kendine ve tüm dünyaya inanmak ve güvenmek, kalbini ve ruhunu o haine vermektir. Benim yaptığım gibi.
- Onu seviyorum, seviyorum, seviyorum!
- Hem coşkulu hem çekingen, hem yürekli hem kendine güvensiz, hem aksiyoner hem de hayalperest olan iyi bir insansın.
- İnsanın acısını içinde yaşaması daha mı soylu bir tutum acaba?
- "Öyle gerçekten. Hiç kimseyi incitmez o." "Kendinden başka deme sakın!"
- Ben hala durmuş eve bakıyor, orada onunla yaşasam ne kadar mutlu olabileceğimi düşünüyordum, ama bir yandan da biliyordum ki, ben onunla hiçbir zaman mutlu olmamıştım; aksine beni hep mutsuz etmişti.