- ''Fırtına ya da başka bir tehlike olmasa bile bu böyledir: Engin suların bağrında kürek çekerken büyük bir mutluluk da duysanız, işinizle uğraştığınız sırada gün doğumu ya da gün batımının durgun sularda yansıması içinizi sevinçle de doldursa, eninde sonunda karaya dönmek gerektiğini bilirsiniz. İnsanoğlu sürekli suların ortasında yaşayamaz. Değişik bir yaşam bekler onu karada. Kara yaşantısı temelli, sular ise geçici olmuştur her zaman. İnsan sandalını çekeceği büyük bir kara bulamasa bile bir adaya sığınmak ister; çünkü orası sürekli yaşayacağı yerdir.''
- Ordular, erzak ve cephane taşıyan bütün birlikler, durmadan ve hiç vakit yitirmeden ilerliyorlardı. Kadınlar da vardı... ve felaket de burada idi.
- Evet, Gök-Tengri'nin parmağı gibi üzerinde bir bulut dolaşacak, senin yeryüzündeki yüce görevini kutsayacak. Ama bu bulutun ortadan kaybolmaması için dikkat edecek, özen göstereceksin. Çünkü bu bulutu yitirirsen bütün kudretini de yitireceksin...
- Hey benim tahtımın keskin dişli bekçileri!
Beni hiç terketmeyen boz yeleli kurtlarım hey!
Yine sizinleyim... Hep vardınız,
Han tahtıma beni siz çıkardınız.
İşte yine seferdeyiz, Batı'yı fethe gidiyorum,
Bu fetih yolunda, bugün, burada size,
Bir kerre daha yürekten 'Sağ ol' diyorum. - Kuvvet kuvveti kırınca, olağanüstü olan değersiz kalır, görkemli olan acınacak hale düşerdi. İşte bundan bir sonuç çıkarıyordu: Bükebildiğin, ezip yok edebildiğin şeyin hiç bir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakkettikleri. Dünyanın temel düzeni, asıl kuralı da dayanıyordu...
- İnsanın mutlu olması ve bu mutluluğu başkalarına da vermesi bazen ne kolay oluyor.
- ...o zamanlar biz canımızı dişimize takarak çalışmasaydık, görürdüm şimdi senin ne durumda olduğunu, nasıl konuştuğunu sinema, gazete istemek şöyle dursun, kendi adını bile unuturdun. Sana sadece "köle" derlerdi. Sadece uşaklık ederdiniz.
- Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Bu yerlerde demir yolunun her iki yanından ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demir yoluna göre hesplanırdı... - "...Toprağı, suyu çekip alsa tamam, servetini çekip alsa olabilir, hatta canını alsa da olabilir... Ah insanın aklını, düşüncesini çekip almayı hangi kaba yürek keşfetmiş? Ah Allahım, var olduğun gerçek ise, böyle bir zulmü insana nasıl verdin? Yeryüzünde başka felaket az mıydı?"
- "Suvan mutlu olacağız değil mi?"
"Toprak ve su insanlar arasında eşit paylaştırılınca...biz de mutlu olacağız."