Ülkeye tez giden ayaklarımla varıyorum Kanım temizliği seven bir kolla atılıyor durmadan Yıkanmış güneşte yeni kurumuş çarşaflar gibi Serin ve ürpertici gövden Yaklaşmaktasın ve /çok yakınıma taşıdığın / güller Sana canı gönülden aşık oldum meleğim Kollarına gümüş bilezikler düşündüm Dost buldukça onlara Kalın kaşlarını övdüm
''dedim kardeşim omuz başlarımdaki şu yara ormanların serin gölgesindeki papatya değil arif bir bilinçle yürürken oldu yüce buyrukla''
Müslüman toplulukları kuvvet kullanarak alt etmenin mümkün olmadığını anlayan düşmanlar çıkar yol olarak onları içten bölmeyi başarıyla uygulamışlardır.
"Hep şunu öğütleriz: İçinize dönün"
Ve gördük ki, mekan değildir zamandır önemli olan, lakin o da değildir eylemdir mühim olan ve o dahi değildir kalp olmadıkça
Der misin ki bir gün; - ? İnşallah çok bekletmedim seni?"
Sırt çevirmek yerine yardım elini uzatmak,sınıflaşmak yerine safımıza kazandırmak,kesip atmak yerine taze kan damarları bağlamak ve yaşatmak, Gönlümüz hiçbir taviz vermeden yumuşamak olmalıdır...
Ve gördük ki; mekan değildir, zamandır önemli olan. Ve lakin o da değildir, eylemdir önemli olan. Ve o dahi değildir kalp olmadıkça.
Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi fark edince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım.
İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi? On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu.
Orhan Kemal
Amin Maalouf
Sezgin Kaymaz
Kristin Hannah
Judith McNaught
Yılmaz Erdoğan
Tess Gerritsen
Patrick Süskind
Hermann Hesse
Laurell K. Hamilton