- Yıllardan beri her akşam yaptığı, hiç yapmazmış gibi, hiç yapmamış gibi, içi titreyerek, heyecanını ellerinin ürpereşinde, avuçlarının soğuk soğuk terleyişinde duyarak yaptığı, her akşam, yağmur da yağsa, hava soğuk da olsa, yaptığı bir şey var: Değneğine abanarak, ağır, yorgun adımlarla, Aventinus'un eteğine tırmanmak.
- Ama buna inanmıyor. İnanıp, inandığına inanıp, inandığına artık inanmayıp, inanmadığına artık inanmayıp, inanmadığına inanmadığına artık inanıp inanmayıp...
- "Çok sevdiğiniz, birlikte yaşadığınız, onsuz bir yaşamı düşünemeyeceğiniz ölçüde yaşamınızda yer etmiş kişiler, varlıklar da sizi bezdirir arada bir; içinizin bir kuytularında onlardan kurtulmak istersiniz."
- III. Tanım
"Sevi, iki kişinin bir araya gelerek tanıma, betiye sığmaz bir dünyanın yasalarını uydurup uygulamasıdır."
Sevişme bir törendir. Yılların solduramadığı bir tören, birçok kişi için. Bunlardan biriyim.
Ama sevinin yazılmazlığına yenik düştüm bunca yıl sonra. Bir geçmişi anlatmanın, bir geleceği düşlemenin ötesine geçebilmek gerekti. Anladım.
Sevi yaşanmakta olandır.
Sevi ile özgürlük birbirini azdırır, birbirini yokedebilir.
Sevinin zamanın geçişine dayanamadığını sanabiliriz.
Oysa özgürlükle bağdaşmasının da, zamana dayanmasının da olanaklı olduğunu öğrenebildim sonunda. Olanaklı; yeter ki...
Her "yeter ki..." gibi dile kolay ya, yeter ki o seviyi yaşayanlar, onu yaşadıklarını sanmanın ötesine geçebilecek ölçüde birbirini seveler, sevebileler, onu yaşamın gerektirdiği özveri, özgeçi ile özgürlüğün hakkını verebileler. Şuncacık olsun hak geçmesine, yenmesine izin vermeksizin.
Kolay değil belki, ama sevinin nasıl bir tansık olabileceğine o zaman kavrar, bu tansığı yaşarız.
Sevinin yaşanması ile sevişme aynı kişilerde buluşur da buluşmaz da. İkisi için de kişilerin birbirini çok iyi tanıması gerek. Tanımanın getirdiği emek, süre, gönül gücünün ilişkiyi soldurmasına meydan vermemeli. Bu sırra ermek yaşam boyu sürebilir de. Yılmamasını bilmeli. 1994.
Metis Yayınları 5. Baskı 59. Sayfa
https://www.youtube.com/watch?v=anlI9gZ3490 - Bir kolu balık bir adam,ağzından insan başı bitivermiş bir balık,bacakları arasından boğazına dek bir balığın uzandığı adam,bir insanla çiftleşmiş bir balık,bir balıkla tekleşmiş bir adam,kendi kendiyle çiftleşen bir balık,kendi kendiyle çiftleşen bir adam...Sonu yok bunun.Biri yüzü binlercesi,çevresinde çılgınca hazlar içinde çırpınıp gerinen titreyip uzayan büzülüp genleşen yaratıklar;bir yaratık,bir esrikliğin çoğalıp durduğu bir haz yaratığı.Sonu yok.Hem balıkların çiftleşmesi ancak insanların oyun olsun diye yaptıkları resimlerde görülür.
- "Omzunu öpüyorum. Bu da bir soruyu yanıtlamanın biçimlerinden biri olabilir."
- rüzgarı kemiriyor gözyaşları
başka bir şey duyulmuyor, ağıttan. - insan ellerinin de başka bir anlamı yoktur
toprağın altındaki köklere öykünmekten. - "Ölüleri taşımak kolay değil; hele öldüğünü fark etmeden, diri diye birini yıllar yılı gönlünde taşımak...Pis iş..."
- "Bir zamanlar kediymişim ben Halûk. Sonra, herhalde kediler arasında işlenebilecek en büyük suçu işlemişim ki dünyaya bir daha gelişimde insan olmak cezasına çarpılmışım."