- "Ve ne huzursuz bir uyku... Bu şekilde uyumanın uyanık olmaktan farkı ne?"
- Dünyanın bu ruhta yansıdığını görmek güzel olurdu.
- Hayatın dalgalanmaları, onun ruhuna dinlenip nefes alacak hiç zaman bırakmamış olabilir mi ?
- Boyun eğmek zorunda kaldığım herhangi bir sertlik beni yıldırmıyor, aksine neredeyse hoşuma gidiyordu. Mutluluktan çok, onu elde etmek için harcayacağım sonsuz çabanın peşindeydim; mutluluk ve erdemi birbirine karıştırıyordum.
- Onunla beraber yaşamak bana o kadar güzel görünüyor ki, buna cesaret edemiyorum.
- Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir
- ".. yaşamak zorunda kaldığım can sıkıcı karşılaşmayı saklayamayacak kadar saygım var gerçeğe"
- Kendimi bir kuyunun üzerine eğilmiş, bu derin ve kapkaranlık kuyuya bir ip sarkıtmış gibi hissediyordum. Aşağıdan canlı biri ipi tutsun diye ümitsizlikle bekliyordum, ipi oynatarak.
- "Hayvanların toprağa ne kadar yakınlarsa o kadar ağır ve üzüntülü olduklarını farkettim."
- "İçtenlik aşkı, varlığımızı hileli birçok yanlılığa sürükler; çünkü kendimizi içgüdülere bırakmaya görelim, hiçbir kurala uymak istemeyen ruhun ister istemez tutarsız ve bölünmüş olduğunu anlarız. Görev duygusu o olmayınca ruhun kendi bilincine varamayacağı, dolayısıyla kurtulamayacağı birliği ister bizden ve elde eder. Bundan sonra ruh kendini her gün, her an eşit ve aynı bulmuş, bulmamış, önemi yoktur; belki dalgalanır; ama belli bir eksen çevresinde dalgalanır; görev duygusu toparlar onu."