- Kısacası mutlu yaşayabilmem için, seçtiğim varlıkların hiç yaşamamaları gerekliydi.Onların yaşamlarını benim keyfime bağlı kılmak gerekirdi.
- sevgisiz bir dünyanın ölü bir dünya gibi olduğunu ...biliyordu.
- (..) kendisi karşısında ya da başkalarının yargısı karşısında karar vermekte yalnız. Her özgürlüğün ucunda bir yargı kaygısı vardır; işte özgürlüğün son derece ağır bir yük olması bundandır. (93)
- Ben de onlar gibiyim, kuşkusuz, aynı kumaştanız hepimiz. Yine de benim bunu bilmek gibi bir üstünlüğüm var, bu da bana konuşma hakkı veriyor. Avantajı görüyorsunuz kuşkusuz. Kendimi ne kadar suçlarsam, o kadar sizi yargılama hakkına sahibim. Daha iyisi, sizi kendinizi yargılamaya kışkırtırım, bu da beni öylesine ferahlatır. Ah! Azizim, bizler tuhaf, sefil yaratıklarızdır ve azıcık yaşamlarımıza geri dönsek, bizi şaşırtacak ve kendimizi rezil edecek, çileden çıkaracak fırsatlar eksik olmaz. Deneyin. (97)
- İnsan bazen sapıtıyor, apaçık gerçeklerden kuşkuya düşüyor, hatta iyi bir yaşamın sırlarını keşfettiği zaman bile. Benim çözümüm kuşkusuz en iyisi değil. Ama insan yaşamını sevmediği zaman, onu değiştirmek gerektiğini bildiği zaman, elinde başka seçeneği yoktur, öyle değil mi? Bir başkası olmak için ne yapmalı? Olanaksız bu. Artık hiç kimse olmamak, herhangi biri uğruna kendini unutmak gerekirdi, hiç değilse bir kez. Ama nasıl? Bunaltmayın beni. Ben, bir gün bir kahvenin terasında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim. ?Ah, bayım,? diyordu adam, ?mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan.? Evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz. (100)
- Fakat herkes bilir ki hayat, yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir. Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değilim; çünkü her iki durumda da gayet doğal olarak başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıl devam edecektir.Sözün kısası, bundan daha açık birşey yoktu. Şimdi ya da yirmi yıl sonra olsun, ölecek olan hep bendim..
- "Kendini öldürmek bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını ya da yaşamı anlamadığımızı söylemektir. Ama örneklemeleri fazla ileri götürmeyelim de bilinen sözcüklere dönelim. Yalnızca, 'çabalamaya değmez' demektir kendini öldürmek. Yaşamak, hiçbir zaman kolay değildir kuşkusuz. Birçok nedenlerden dolayı yaşamın buyurduklarını yapar dururuz, bu nedenlerin birincisi de alışkanlıktır. İsteyerek ölmek bu alışkanlığın gülünçlüğünün, yaşamak için hiçbir derin nedenin bulunmadığının,her gün yinelenen bu çırpınmanın anlamsızlığının, acı çekmenin yararsızlığının iç güdüyle de olsa benimsenmiş olmasını gerektirir." syf.23
- ''Her şeyi bir yana atıp dosdoğru gerçek soruna yönelmek gerek. Yaşam yaşanmaya değmediği için insan kendisini öldürür, işte bir gerçek kuşkusuz, ama kısır bir gerçek, çünkü fazlasıyla açık.'' syf.26
- Evet, her şey basit. İnsanlar karıştırıyor işleri. Masal anlatmasınlar bize. Ölüm mahkûmu için "Topluma borcunu ödeyecek, " demesinler, "Kafası kesilecek," desinler. Hiç önemli değilmiş gibi görünüyor. Ama ufak bir ayrım var arada. Hem sonra, yazgılarının gözünün içine bakmayı yeğ tutan insanlar da vardır.
- Yarın her şey değişecek, yarın. Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, tüm öteki günler de. Ve bu çaresiz buluş ezer onu. İşte böyle düşünce öldürür insanı. Bunlara katlanamadığı için öldürür insan kendini ya da gençse, tümceler kurar.