Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen, Merdüm-i dîde-i ekvan olan âdemsin sen! (Sayfa: 405)
"İnsan birisini bu kadar severse nasıl darılır?" diyordu. Hiç darılabilir mi? Muhakkak yorulmuştur..
"Kadinlarin giyinip suslendikten sonra , cikmadan evvel, aynalara son bir defa bakmalari kadar Behcet beyi eglendiren ve dusunduren sey yoktu."
"Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir. Asıl mesele, birbirimize hayatlarımızı verebilmektir. Baştan aşağıya, sadece bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip oradan tek bir ruh olarak çıkabilmektir."
"Bütün erkekler ahmaktı... Biraz iltifat, uzaktan şöyle bir gülümseme, gizli manalı bir çift lakırdı, sonra o kuluçka tavuk edasıyla bir bakış... Artık vur boyunduruğu."
"Dinlemesini biliyorsun, ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir işe yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır!"
"İnsan birisini bu kadar severse nasıl darılır?" diyordu. Hiç darılabilir mi? Muhakkak yorulmuştur..'
Aşkın kötü tarafı insana verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir,şu veya bu şekilde.
Anlaşılan Shakespeare'imi çok yanlış anlamıştım. Fakat hangimiz, yahut kaçta birimiz sevdiği muharrirleri tam anlar. Galiba felsefe mekteplerinin, ilahiyat spekülasyonlarının o kadar çok ve değişik olması biraz da bu yüzdendir.
Gariptir ki Nuri Bey hiç kitap hediye etmezdi. Belki de fikrin mes'uliyetini üzerine almaktan çekinecek kadar derin düşünceliydi.
Albert Einstein
Ali Şeriati
Hüsnü Arkan
Bengül Dedeoğlu
Vehbi Vakkasoğlu
Yusuf Hayaloğlu
Julian Barnes
Didem Madak
Platon (Eflatun)
Sadık Hidayet