- Dünyada olmanın zorluğunu yaşamak... Zorlanıyorum, baskı altındayım.
- Ağabeyim Arif güzel bir formül bulmuştu. Ne zaman o aptalca soru "Sanat nedir?" diye sorulsa, "Sıçmaktır." derdi. Bu fiilin içinde, içindekileri dışarı atmak eylemi olduğuna göre Arif yanılmıyordu. Evet, çizme gereksinimi benim için önüne geçilmez bir şeydi. Öylesine ki, aynı sözcüğü yüz bin kez yineleye yineleye, bir tür vecd durumuna gelen dervişler gibi, garip bir baş dönmesi, bunaltı ve inanç, hepsi aynı anda. Ve tabii tarifsiz bir coşku.
- Reis, Yeditepe'nin erkek cinsinden olan halkını imha çarelerini düşünürdü. Öyle bir cinayet tasavvur ederdi ki, şehrin yüz bin penceresinden yüz bin Refet Reis girer, yüz bin bıçak, yüz bin kolun ucunda, karanlıkta yüz bin kere parıldayacak!
Ve yüz bin bıçak, yüz bin erkeğin kasıklarına, yüz bin kere saplanıp Evgeniya'da başlayıp biten yüz bin zevk fıçısını dökecekti, şehrin etrafında, kan lekesi yayılacaktı, koca bir leke! - Refet Reis dünyanın sularla örtülü olduğunu bilirdi. Bilirdi ki, "Kara" dediğimiz nesne, insanların defihacet etmelerinden ileri gelmiş yığınlardır, yoksa bir zamanlar insanlar hep gemilerde dolaşırdı. Bunu bildiği için, ta uzakta gördüğü kıtalara Reis baş sallar, -Malum, derdi.
- Yeditepe'nin üst katında oturanlar başka, alt katında oturanlar başkadır. Yeditepe'nin yarısı rakı içer, yarısı içirirdi. Bu böyle! Kiliseler, havralar, camiler, yan yana, üst üste, baş başa, el ele verip minareleri Allah'ın göbeğine saplamışlardı. Tövbe estağfurullah, bu ne cinayet! Yeditepe'nin koltuk altı gibi yerer sıcaktı. Esrarkeşler sıcağı sevdiği için oralarda otururlar, tekke kurarlardı; bir zamanlar bu böyle idi.
- Çivi çiviyi, gün günü, dünya dünyayı söker amma, afyon kokusu bir, çekirge hücumu iki, yürekten isyan üç, önüne geçilmez afetlerdir.
- İntihar, ölümü hayata yeğlemektir. Oysa, ben ikisine de ilgisizim.
- boğulurken kuşlar şarkı söyler, insanlar bağırır.
- Son bir söz: Dört ayaklı bir yaratık olan atın gözlerine dikkatle baktınız mı hiç? Parmaksız bacaklarının küt uçları, ne verecek, ne de bir şey alacak durumda, böylece at ne resim yapabilir, ne de okşayabilir. Gözlerinin sonsuz kederi işte bu yüzden.
- 1