- Sevgili Dost, Belki bir gün, yarımın bütünden ne çok olduğunun farkına varırız. (106)
- Sevgili Dost, "Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum." (96)
- Sevgili Dost, Neşesi yağmalanmış bir bayramdan geriye ne kalır? (115)
- Sevgili Dost, Bu bayramda kabristana gittin mi? Senin de ölülerin vardır, bilirim. Üzerindeki otları küflü tenekelerle sulayacağın ölülerin. Otlar büyüyecek, sararacaklar sonra. Ölülerimizi hep hatırlayacağız, dirilerimizi unutsak da. Olsun, onlar da ölecekler. (116)
- Sevgili Dost, Bugün bayram. Ama parlamıyor gözlerin. (117)
- Sevgili Dost, Sonbahar her sene yüklenip serinliğini, yağmurlarını, rüzgârını ve yapraklarını, evime yatıya gelir. Ben sonbaharı kapıda karşılar, ''Kim gelmiş kim!'' diye sevinç gösterileri yapar, boynuna sarılırım.. Sonbahar, her seferinde gözlerimin içine bakıp, ''Hiç değişmemişsin,'' der ve omzuma dokunur. Ben sonbaharın gözlerinin içine bakamam; dokunur. (118)
- Her şeyin sonu gibi, baharın sonu da güzelliğini siyah bir şalla gizliyor; mevsimi biten meyveler gibi gülümsüyor kapıda. (118)
- "Sükut ikrardandır" (120)
- Ah, okullarda "Beden eğitimi" var da neden "Ruh eğitimi" yok! Sağlam kafa, sağlam vücutta doğru. Sağlam ruh nerede bulunur acaba? (121)
- Sevgili Dost, Çaba istiyor sevgi. Tohum yetmiyor, çapa istiyor sevgi. (124)